İhanet!
+3
usagi ile momoro
ami
Lord Kunzite
7 posters
2 sayfadaki 2 sayfası
2 sayfadaki 2 sayfası • 1, 2
Geri: İhanet!
6. bölüm
Sabah güneşi miçhirunun odasına vuruyordu miçhiru usulca gözlerini açtı . yanıyordu göz pınarları gece çok ağlamıştı. Eymi o gece onunla birlikte kalmıştı elinde bir tepsi ile odaya girdi miçhirunun yanına oturdu miçhiru toparlandı
Eymi: aman Allahım gözlerin şişmiş miçhiru gece ağladınmı
Miçhiru: ....
Eymi: tamam canım boşver hadi kahvaltını yap
Miçhiru yarı kısık ve titreyen bir sesle cevap verdi
Miçhiru: canım hiçbişey istemiyor
Eymi: ama yemessen güçlü olamassın
Miçhiru: istemiyorum....
Eymi: peki yüzünü yıkasan hadi gel
Eymi miçhirunun koluna girecekken miçhiru birden eymiyi itti
Miçhiru: İSTEMİYORUM!!!!
Eymi sendelemişti yataktan kalktı
Miçhiru: özür dilerim eymi
Miçhiru eymiye sarıldı yine ağlamaya başladı
Eymi: tamam miçhiru önemli değil hadi uzan
Miçhiru yatağına uzandı yorganını üstüne çekti
Miçhiru: eymi
Eymi: efendim
Miçhiru: beni yanlız bırakma
Eymi: tamam canım yanındayım ...hadi uyumaya çalış...
Bir anda çalan telefonla irkildiler
Eymi: cep telefonun çalıyor
Miçhiru: her kimse uyuduğumu söyle
Eymi telefona baktı arayan kişi ‘aşkım’ diye görünüyordu yani semihti
Eymi: o arıyor...
Miçhiru: ....dedimya uyuyorum....
Eymi: Alo
Semih: miçhiru!!
Eymi: ben eymi
Semih: meraba eymi...miçhiruyla konuşabilirmiyim
Eymi: uyuyor
Semih: öylemi
Eymi: evet uyuyor
Semih: tamam sonra görüşürüz....
Eymi: tamam
Semih: aaa bir dakika
Eymi: evet...
Semih: ona bişey söylermisin
Eymi: söylerim
Semih: onu çok seviyorum
Eymi: belli oluyor canım
Semih: eymi! Sendemi!
Eymi: bunu sonra siz aranızda konuşursunuz
Semih: tamam güle güle
Eymi: güle güle...
Miçhiru yorganın altından konuşuyordu sesi boğuktu
Miçhiru: ne istiyor
Eymi: konuşmak istiyormuş
Miçhiru: .....
Miçhiru yorganın altında sesizce ağlıyordu eymi ise onun saçlarını sıvazlayıp teselli etmeye çalışıyordu..
O gün olağan dışı birşey olmamıştı ama akşama doğru uzun zaman sürecek felaketler zinciri başlıycaktı normalde 19:00 da kararan hava saat 16:00 da birden sönmeye başlamıştı
Usagi: neler oluyor ....
Usaginin kafasında bir şimşek çakmıştı tıpkı kabuslarında gördüğü gibi bir havaydı çok korkuyordu hemen mamoruyu aramak istedi ama telefon hatları çalışmıyordu televizyonlar elektronik eşyaların hiçbiri çalışmıyordu.
Hava tamamen kararmıştı gökyüzünden devasa kanatlı yaratıklar görülmeye başlamıştı tüm ülke dehşet içinde kalmıştı kanatlı yaratıklar birer yarasa vampire benziyorlardı şehirde genç yaşlı çocuk demeden herkeze saldırıyor Tokyoyu kan gölüne çeviriyorlardı ısırdıkları insanlarda birer vampire dönüşüyorlardı. Gökyüzünde büyük bir dolunay görünüyordu rengi kan kırmızına benziyordu..
Usagi bu dehşete daha fazla tahamül edemedi ve artık savaşmaya karar verdi Ay savaşçısı olarak sokağa indi bir kaç canavarı yok etti ama çok güçlülerdi üstelik alacağı bir sıyrık bile onuda vampir yapacaktı. Gücü tükenmeye başlamıştı artık
Usagi: herşey bitti....
Tam o sırada mamoru ve diğer savaşçılar yardıma gelmişlerdi şimdi güçler eşitlenmişti.savaşçılar yaratıkları püskürtmeyi başaramamışlardı belkide ama ay savaşçısını kurtarmışlardı tüm gök yüzü kanatlı yaratıkların istilasına uğramış gibiydi
Bir apartmanın mahsenine girdiler venüs bu katliam karşısında göz yaşlarına hakim olamıyordu
Jüpiter: üzülme canım umudunu yitirme
Mars: sen iyimisin
Mamoru: evet
Mars: kolundan yaralanmışsın yoksa ısırıldınmı
Mamoru: evet birazdan vampir olucam
Mars: hahaha bu durumda bile gülebiliyorsun
Merkür: tüm hırsını yaratıklardan çıkardın neptün biraz sakin olmalısın
Neptün: ...beni aldatmasını hala kabullenemiyorum
Mamoru: çığlıklar kesildi
Venüs: hala dışarda olanlar vardı Allah onları korusun
Mars: burda elimiz kolumuz bağlı duramayız
Neptün: merkür
Merkür: efendim canım
Neptün: sence kurtulmuşmudur
Merkür: ...semih hayatta kalmasını bilir merak etme ayrıca ondan nefret etmiyormusun
Neptün: ediyorum ama sonuçta bir insan zarar görmesini istemiyorum
Usagi: ne yapacağız mamoru
Mamoru: bilmiyorum beklemekten başka çaremiz yok
Birden bir patlama olmuştu yerlerinden fırlayan mars ve usagi mamorunun kollarına sarılmışlardı
Mamoru: durun kızlar bişey yok
Usagi: izin verirmisin mars
Mars: üzgünüm canım ama bende korkuyorum
Patlamadan sonra mahsenin kapısı çalınmaya başladı
Venüs: kim o
Jüpiter: saçmalama venüs
Mamoru: gidip bakacağım
Usagi: hayır canım gitme
Mamoru: bu durumda seçenekleri değerlendirme gibi bir hakımız yok canım işler ters giderse başınızın çaresine bakın
Mars: dikatli ol
Mamoru yavaşça kapıyı açtı sokağa doğru bir kaç adım attı gördüğü vahşey midesini bulandırmıştı sokakta kollar bacaklar kafalar vardı cadde kenarlarından kanlar akıyordu vampirler tüm şehri katletmişlerdi mamorunun etrafını sardılar ama saldırmıyorlardı mamoru bu görüntüye dayanamadı ve cadde kanerına kustu... kafasını kaldırdı karşısında melisa vardı
Mamoru: .... ne dememi bekliyorsun
Melisa: hiç birşey ...
Mamoru: ....
Melisa: böyle olmasını istemezdik ama dostlarımın açlıklarını gidermeleri gerekiyordu
Mamoru: canın cehenneme
Melisa: evet canım orası gerçekten çok sıcak ...neyseki bazı yakın dostlarımız sayesinde tekrar buraya gelmeyi başardık
Mamoru: böyle bir vahşeti size yapma fırsatı veren dostunuz kim
Melisa: aslında vampir kral bize güzel bir anlaşma sundu ve kabul ettik anlaşma yüzünden kraliçemizi kurban etmek zorunda kaldık ve sonunda sonsuz güce kavuştuk çok karlı bir anlaşmaydı
Mamoru: vampir kral size nasıl boyun eydi
Melisa gülmüştü
Mamoru: niye gülüyorsun
Melisa: neden bunu ona sormuyorsun
Devasa vampir ordusu yolu açıyordu gerilerden siyahlar içinde biri geliyordu elinde bir şey tutuyordu mamoru net göremiyordu tuttuğu şeyden kanlar akıyordu birinin kellesiydi bu gelen kişi işe gözüne tanıdık geliyordu ve şok olmuştu gelen kişi en yakın dostu semihin ta kendisiydi semih melisanın yanına geldi mamoruya baktı ve sinsi bir şekilde sırıttı
Mamoru: sen!!
Semih: ....
Semih elinde tuttuğu kelleyi mamorunun ayakları altına attı
Mamoru: buda ne
Semih: vampir kralın cansız bedenine ait kafası ona istediğini sorabilirsin hahahaha!!!!
Melisa: zorlandınmı
Semih: evet iki ölümsüz olarak savaşmak önce çok mantıksız geldi ama vampirlerin kafalarının kolay kopması çok güzel...
Mamoru içinden geçirdi: (teşekür ederim dostum bize ihanet etmiyceni biliyordum)
Melisa: sende aramıza katıldığına göre artık pazarlık şartlarını konuşabiliriz
Mamoru: pazarlıkmı
Melisa: ay savaşçısının asası, yıllarca hiçbir kötülük onu elde etmeyi başaramadı ama biz şimdi daha avantajlıyız ve sizin yaşamanız bizim elimizde
Mamoru: olmaz...
Semih mamoruya doğru yürümeye başladı etrafında yürüyordu ellerini cebine soktu karşısında durdu
Semih: sen zeki bir insansın dostum eğer güzellikle verirseniz zarar görmessiniz, asa bizim olur ama savaşırsanız kaybedersiniz ölürsünüz ve asa yine bizim elimize geçer...seçim senin
Mamoru: kolay öldürebiliyorsun öylemi
Semih: evet ...
Mamoru: peki miçhiru...
Semih: ...
Semihin gözlerinde telaş ve korku belirmişti
Mamoru: onunda kanını bir an acımadan doya doya içebilirmisin
Semih: .....
Neptün: hey....
Mamoru: neptün sığınağa dönmelisin
Neptün: hayır....
Neptün öfkeli adımlarla semihin karşına geldi ve bir tokat attı
Semih: çok güzel görünüyorsun
Neptün bir tokat daha attı
Semih: sinirlenince dahada güzel oluyorsun ....
Neptün bir tokat daha atmak istemiştiki semih neptünün bileğini tuttu gözlerine baktı
Semih: benim kraliçem olurmusun aşkım
Neptün: senin aşkın değilim!!!
Neptün semihi itti ve saldırdı semih bu saldırıyı kolayca püskürttü
Melisa: bu romantik konuşmayı bölmek istemem ama lütfen artık kararınızı verin
Mars: kararımızı verdik
Merkür: evet!!
Jüpiter: sonuna kadar savaşacağız!!!!!
BÖLÜMÜN SONU
Umarım eğleniyorsunuzdur
Sabah güneşi miçhirunun odasına vuruyordu miçhiru usulca gözlerini açtı . yanıyordu göz pınarları gece çok ağlamıştı. Eymi o gece onunla birlikte kalmıştı elinde bir tepsi ile odaya girdi miçhirunun yanına oturdu miçhiru toparlandı
Eymi: aman Allahım gözlerin şişmiş miçhiru gece ağladınmı
Miçhiru: ....
Eymi: tamam canım boşver hadi kahvaltını yap
Miçhiru yarı kısık ve titreyen bir sesle cevap verdi
Miçhiru: canım hiçbişey istemiyor
Eymi: ama yemessen güçlü olamassın
Miçhiru: istemiyorum....
Eymi: peki yüzünü yıkasan hadi gel
Eymi miçhirunun koluna girecekken miçhiru birden eymiyi itti
Miçhiru: İSTEMİYORUM!!!!
Eymi sendelemişti yataktan kalktı
Miçhiru: özür dilerim eymi
Miçhiru eymiye sarıldı yine ağlamaya başladı
Eymi: tamam miçhiru önemli değil hadi uzan
Miçhiru yatağına uzandı yorganını üstüne çekti
Miçhiru: eymi
Eymi: efendim
Miçhiru: beni yanlız bırakma
Eymi: tamam canım yanındayım ...hadi uyumaya çalış...
Bir anda çalan telefonla irkildiler
Eymi: cep telefonun çalıyor
Miçhiru: her kimse uyuduğumu söyle
Eymi telefona baktı arayan kişi ‘aşkım’ diye görünüyordu yani semihti
Eymi: o arıyor...
Miçhiru: ....dedimya uyuyorum....
Eymi: Alo
Semih: miçhiru!!
Eymi: ben eymi
Semih: meraba eymi...miçhiruyla konuşabilirmiyim
Eymi: uyuyor
Semih: öylemi
Eymi: evet uyuyor
Semih: tamam sonra görüşürüz....
Eymi: tamam
Semih: aaa bir dakika
Eymi: evet...
Semih: ona bişey söylermisin
Eymi: söylerim
Semih: onu çok seviyorum
Eymi: belli oluyor canım
Semih: eymi! Sendemi!
Eymi: bunu sonra siz aranızda konuşursunuz
Semih: tamam güle güle
Eymi: güle güle...
Miçhiru yorganın altından konuşuyordu sesi boğuktu
Miçhiru: ne istiyor
Eymi: konuşmak istiyormuş
Miçhiru: .....
Miçhiru yorganın altında sesizce ağlıyordu eymi ise onun saçlarını sıvazlayıp teselli etmeye çalışıyordu..
O gün olağan dışı birşey olmamıştı ama akşama doğru uzun zaman sürecek felaketler zinciri başlıycaktı normalde 19:00 da kararan hava saat 16:00 da birden sönmeye başlamıştı
Usagi: neler oluyor ....
Usaginin kafasında bir şimşek çakmıştı tıpkı kabuslarında gördüğü gibi bir havaydı çok korkuyordu hemen mamoruyu aramak istedi ama telefon hatları çalışmıyordu televizyonlar elektronik eşyaların hiçbiri çalışmıyordu.
Hava tamamen kararmıştı gökyüzünden devasa kanatlı yaratıklar görülmeye başlamıştı tüm ülke dehşet içinde kalmıştı kanatlı yaratıklar birer yarasa vampire benziyorlardı şehirde genç yaşlı çocuk demeden herkeze saldırıyor Tokyoyu kan gölüne çeviriyorlardı ısırdıkları insanlarda birer vampire dönüşüyorlardı. Gökyüzünde büyük bir dolunay görünüyordu rengi kan kırmızına benziyordu..
Usagi bu dehşete daha fazla tahamül edemedi ve artık savaşmaya karar verdi Ay savaşçısı olarak sokağa indi bir kaç canavarı yok etti ama çok güçlülerdi üstelik alacağı bir sıyrık bile onuda vampir yapacaktı. Gücü tükenmeye başlamıştı artık
Usagi: herşey bitti....
Tam o sırada mamoru ve diğer savaşçılar yardıma gelmişlerdi şimdi güçler eşitlenmişti.savaşçılar yaratıkları püskürtmeyi başaramamışlardı belkide ama ay savaşçısını kurtarmışlardı tüm gök yüzü kanatlı yaratıkların istilasına uğramış gibiydi
Bir apartmanın mahsenine girdiler venüs bu katliam karşısında göz yaşlarına hakim olamıyordu
Jüpiter: üzülme canım umudunu yitirme
Mars: sen iyimisin
Mamoru: evet
Mars: kolundan yaralanmışsın yoksa ısırıldınmı
Mamoru: evet birazdan vampir olucam
Mars: hahaha bu durumda bile gülebiliyorsun
Merkür: tüm hırsını yaratıklardan çıkardın neptün biraz sakin olmalısın
Neptün: ...beni aldatmasını hala kabullenemiyorum
Mamoru: çığlıklar kesildi
Venüs: hala dışarda olanlar vardı Allah onları korusun
Mars: burda elimiz kolumuz bağlı duramayız
Neptün: merkür
Merkür: efendim canım
Neptün: sence kurtulmuşmudur
Merkür: ...semih hayatta kalmasını bilir merak etme ayrıca ondan nefret etmiyormusun
Neptün: ediyorum ama sonuçta bir insan zarar görmesini istemiyorum
Usagi: ne yapacağız mamoru
Mamoru: bilmiyorum beklemekten başka çaremiz yok
Birden bir patlama olmuştu yerlerinden fırlayan mars ve usagi mamorunun kollarına sarılmışlardı
Mamoru: durun kızlar bişey yok
Usagi: izin verirmisin mars
Mars: üzgünüm canım ama bende korkuyorum
Patlamadan sonra mahsenin kapısı çalınmaya başladı
Venüs: kim o
Jüpiter: saçmalama venüs
Mamoru: gidip bakacağım
Usagi: hayır canım gitme
Mamoru: bu durumda seçenekleri değerlendirme gibi bir hakımız yok canım işler ters giderse başınızın çaresine bakın
Mars: dikatli ol
Mamoru yavaşça kapıyı açtı sokağa doğru bir kaç adım attı gördüğü vahşey midesini bulandırmıştı sokakta kollar bacaklar kafalar vardı cadde kenarlarından kanlar akıyordu vampirler tüm şehri katletmişlerdi mamorunun etrafını sardılar ama saldırmıyorlardı mamoru bu görüntüye dayanamadı ve cadde kanerına kustu... kafasını kaldırdı karşısında melisa vardı
Mamoru: .... ne dememi bekliyorsun
Melisa: hiç birşey ...
Mamoru: ....
Melisa: böyle olmasını istemezdik ama dostlarımın açlıklarını gidermeleri gerekiyordu
Mamoru: canın cehenneme
Melisa: evet canım orası gerçekten çok sıcak ...neyseki bazı yakın dostlarımız sayesinde tekrar buraya gelmeyi başardık
Mamoru: böyle bir vahşeti size yapma fırsatı veren dostunuz kim
Melisa: aslında vampir kral bize güzel bir anlaşma sundu ve kabul ettik anlaşma yüzünden kraliçemizi kurban etmek zorunda kaldık ve sonunda sonsuz güce kavuştuk çok karlı bir anlaşmaydı
Mamoru: vampir kral size nasıl boyun eydi
Melisa gülmüştü
Mamoru: niye gülüyorsun
Melisa: neden bunu ona sormuyorsun
Devasa vampir ordusu yolu açıyordu gerilerden siyahlar içinde biri geliyordu elinde bir şey tutuyordu mamoru net göremiyordu tuttuğu şeyden kanlar akıyordu birinin kellesiydi bu gelen kişi işe gözüne tanıdık geliyordu ve şok olmuştu gelen kişi en yakın dostu semihin ta kendisiydi semih melisanın yanına geldi mamoruya baktı ve sinsi bir şekilde sırıttı
Mamoru: sen!!
Semih: ....
Semih elinde tuttuğu kelleyi mamorunun ayakları altına attı
Mamoru: buda ne
Semih: vampir kralın cansız bedenine ait kafası ona istediğini sorabilirsin hahahaha!!!!
Melisa: zorlandınmı
Semih: evet iki ölümsüz olarak savaşmak önce çok mantıksız geldi ama vampirlerin kafalarının kolay kopması çok güzel...
Mamoru içinden geçirdi: (teşekür ederim dostum bize ihanet etmiyceni biliyordum)
Melisa: sende aramıza katıldığına göre artık pazarlık şartlarını konuşabiliriz
Mamoru: pazarlıkmı
Melisa: ay savaşçısının asası, yıllarca hiçbir kötülük onu elde etmeyi başaramadı ama biz şimdi daha avantajlıyız ve sizin yaşamanız bizim elimizde
Mamoru: olmaz...
Semih mamoruya doğru yürümeye başladı etrafında yürüyordu ellerini cebine soktu karşısında durdu
Semih: sen zeki bir insansın dostum eğer güzellikle verirseniz zarar görmessiniz, asa bizim olur ama savaşırsanız kaybedersiniz ölürsünüz ve asa yine bizim elimize geçer...seçim senin
Mamoru: kolay öldürebiliyorsun öylemi
Semih: evet ...
Mamoru: peki miçhiru...
Semih: ...
Semihin gözlerinde telaş ve korku belirmişti
Mamoru: onunda kanını bir an acımadan doya doya içebilirmisin
Semih: .....
Neptün: hey....
Mamoru: neptün sığınağa dönmelisin
Neptün: hayır....
Neptün öfkeli adımlarla semihin karşına geldi ve bir tokat attı
Semih: çok güzel görünüyorsun
Neptün bir tokat daha attı
Semih: sinirlenince dahada güzel oluyorsun ....
Neptün bir tokat daha atmak istemiştiki semih neptünün bileğini tuttu gözlerine baktı
Semih: benim kraliçem olurmusun aşkım
Neptün: senin aşkın değilim!!!
Neptün semihi itti ve saldırdı semih bu saldırıyı kolayca püskürttü
Melisa: bu romantik konuşmayı bölmek istemem ama lütfen artık kararınızı verin
Mars: kararımızı verdik
Merkür: evet!!
Jüpiter: sonuna kadar savaşacağız!!!!!
BÖLÜMÜN SONU
Umarım eğleniyorsunuzdur
En son Lord Kunzite tarafından Cuma Ocak 23, 2009 9:57 am tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Geri: İhanet!
vay güzel olmuş ne zamandır okuyamıyodm tebrikler mamorunun ihanet etmiyeceni biliodm;)
tusako- Moderatör
-
Mesaj Sayısı : 157
Yaş : 34
Nerden : evden
Puan :
ceza puanı :
ruh hali :
Madalyalar :
Kayıt tarihi : 29/10/08
Geri: İhanet!
mamoru zaten ihanet etmedi ki etti mi yoksa kaçırdım ben ama etmez onda yok öle bişi;)
tusako- Moderatör
-
Mesaj Sayısı : 157
Yaş : 34
Nerden : evden
Puan :
ceza puanı :
ruh hali :
Madalyalar :
Kayıt tarihi : 29/10/08
Geri: İhanet!
cümlem biraz devrik oldu şunu demek istiyorum ya ihanet edecek kişi mamoru değilde başkası olursa bunu yazar olarak ben bile bilmiyorum
Geri: İhanet!
hımısssss o zaman bunu ilerleyen bölümlerde hep beraber görücez bu arada 7.bölümü de isteriz
tusako- Moderatör
-
Mesaj Sayısı : 157
Yaş : 34
Nerden : evden
Puan :
ceza puanı :
ruh hali :
Madalyalar :
Kayıt tarihi : 29/10/08
Geri: İhanet!
7. BÖLÜM
Jüpiter’in meydan okuması vampirlerin iştahını kabartmıştı vampir ordusu homurdanmaya başladığı sırada melisa ordunun önüne geçti
Melisa: bugün yeteri kadar kan aktı sizinle olan savaşımızı daha adil şartlarda devam ettireceğiz...
Mamoru: ....
Melisa ve semih arkalarını dönüp yok oldular şehrin üzerine kabus gibi çöken vampirler bir anda yok olmuşlardı ama dolunay hala kan kırmızısı görünümündeydi. Mamoru ve savaşçılar daha güvenli bir eve gittiler pencereleri kalın tahtalarla destekleyip kapısınıda çelik bir kapıyla değiştirdiler yanlarına yağmalanmış alışveriş merkezlerinden bulabildikleri yiyecekleri alıp karargahlarına sığındılar...
Saatlerce dinlenip güç depoladılar
minako: bişey dikkatinizi çektimi
Usagi: ne !!
eymi: ...
Minako: saat sabahın 07:00 si oldu ama hava hala karanlık
Mamoru: bunun nedeni ay
Miçhiru: kan kırmızısı gibi bu kırmızılık vampirler beslenmeye devam ettikçe böyle devam edecek sanırım....
Mamoru: ... rei neyin var
Rei: (telaşlı bir sesle) yooo bişeyim yok...
Mamoru: bugün yeteri kadar yorulduk daha zor günler bizi bekliyor şimdi herkez uyusun ben yukarda nöbet tutacağım
Mamoru yukarı çıkarken usagi elinden tuttu
Usagi: gitme yanımda kal...
Mamoru: hala çocuk gibisin usagi artık büyü....
Mamoru yukarı çıktı ...üst katta sadece bir oda vardı diğer odalar harabe gibiydi odadan dışarı tek bir pencere açılıyordu beyaz abajurluydu mamoru abajuru açtı karşısında tüm ihtişamıyla kırmızı ay vardı ... kenarda duran çift kişilik koltuğu pencerenin karşısına çekti ve manzarayı izliyordu vampir tehtidi umrunda değildi..sadece anın tadını çıkartıyordu... birden bir çıtırdı duydu hemen ayağa fırladı koltuğun yanına koyduğu kılıcını arkasındakine doğrulttu
Rei: hey sakin ol benim
Mamoru: özür dilerim biraz gerginim
Rei: ...
Mamoru: uyku tutmadımı
Rei: evet uyuyamadım istersen biraz nöbet tutabilirim
Mamoru gülümsedi
Mamoru: olmaz ama bana eşlik etmene izin verebilirim
Rei ve mamoru koltuğa oturdular...rei koltuğun bir ucunda mamoruda diğer ucunda oturuyordu...
Mamoru: ay ne kadar güzel değilmi
Rei: evet çok güzel
Rei birden fare çığlığı ile fırladı o kadar korkmuştuki kendini mamorunun yanına attı
Mamoru: faremi...
Rei: evet işte orda ..
Mamoru: vampirler ısırmış olabilirmi
Rei: hey gülme....hiç komik değil...
Mamoru: sakin ol işte gidiyor...
Rei farkında değildi korkudan mamoruya sarılmıştı sonradan bunun farkına vardı ama uzaklaşmamıştı mamorunun yanında kendini çok güvende hisetmişti rei kafasını mamorunun göğsüne yasladı ve gözlerini kapattı
Rei: ...
Mamoru: ....
Konuşmuyorlardı ikiside öylece kalmıştı...
Vampirlerin karargahında
Vampirlerin devasa şatosunun en tepesinde ki odasında semih harıl harıl yanan şömineden biraz uzaklaştı gökte kırmızı bir inci gibi parlayan aya baktı...sonra cebinden bir resim çıkardı miçhiru ile kolkola çekildikleri bir resimdi bu...
Semih: ...senden asla vazgeçmeyeceğim....
Melisa: onumu düşünüyorsun
Semih hemen resmi cebine koydu
Semih: kapı diye bir şey bilmezmisin sen
Melisa yavaş adımlarla semihin yanına geldi
Melisa: ne kadar güzel değilmi
Semih: evet....
Melisa: Efendimiz senden birşey istiyor
Semih: şu efendini bir görsem yapacağımı biliyorum ama neyse
Melisa elindeki fotoğrafları semihe uzattı semih teker teker fotolara bakıyordu
Semih: bunlarda ne
Melisa: bunlar eski karanlık güçlerin savaşçıları genaralleri ve şovalyeleri
Semih: eeee...
Melisa: uzun yıllar önce ayda yapılan savaşta hepside yok edildi külleri dünyanın dört bir yanına savruldu ...küller düştükleri yerlerde toplandılar ve büyük mezarlar haline geldiler ...senden istediğimiz dünyanın bu uzak yerlerine gidip 4 büyük savaşçı genaralleri uyandırmak...
Semih: zaten dünyayı kuşattık neden bunları o ülkelerdeki vampirler yapmıyor
Melisa: efendimiz bunu sadece senin yapabileceğine inanıyor
Semih: tamam gideceğim....
Melisa: istediğin zaman yola çıkabilirsin kendine dikkat et
Melisa kayboldu....
Semih tekrar gökyüzüne bakmıştı...miçhiru aklından bir türlü çıkmıyordu...elindeki resimleri , mezarların bulunduğu ülkeleri ve üzerindeki bilgileri iyice aklına yazdı sonra hemen harekete geçti ...
Savaşçıların karargahında ...
Miçhiru: ...semih....semih nerdesin....
Semih: burdayım canım
Miçhiru: semih...neden bana ihanet ettin
Semih: hayır canım sana asla ihanet etmem hadi yanıma gel
Miçhiru koşarak semihe sarıldı ...semih sevgilisinin saçlarındaki gül kokusunu içine çekti ..birbirlerine baktılar...
Miçhiru birden uykusundan uyandı ve semih diyerek doğruldu
Eymi: iyimisin miçhiru
Miçhiru: evet....
Eymi: geçti canım hadi uyu
Miçhiru: ....
Miçhiru ve eymi tekrar uykuya daldılar....
Karargahın arkasındaki bahçede semih evin duvarına yaslandı ve yere çöktü
Semih: seni kurtaracağım... aşkım...sonucu ne olursa olsun seni bu cehennemden kurtaracağım....
_________________
8. bölüm
8. BÖLÜM
Günün ortalarına gelinmişti hava hala karanlıktı kan kırmızısı dolunaydan başka etrafı hiçbişey aydınlatmıyordu. Usagi yarısı parçalanmış koltuktan uyanarak kalktı boynu ve beli tutulmuştu gözleri bi süre mamoruyu aradı
Usagi: mamoru...nerdesin
Kızlar yavaş yavaş uyanıyorlardı usagi usulca ayağa kalktı yavaş adımlarla üst kata çıktı hala uykusu vardı ama uyumaması gerektiğini biliyordu...2. kata çıktı gözlerini açtı gördüğü manzaraya inanmak istememişti gözlerini iyice oğuşturdu uyanıktı rüya görmüyordu mamoru ve rei birbirlerine sarılarak uyuyorlardı ...
Usagi için tam bir şok anıydı ama birden aklına önceki haftalar geldi mamorunun ona olan soğukluğu reinin mamoruya sık sık samimi yaklaşımları ve özellikle reinin usagiye olan uyarıları teker teker aklından geçti rei onu defalarca çocuksu tavırlarını düzeltmesi için uyarmıştı.. şimdi bu uyarıları dikkate almamasının sonuçlarına bakıyordu gözlerinden inen yaşları sildi uyandığı koltuğa geri döndü ve sessizce uykuya daldı ...
Üst katta ise rei saçlarında gezinen parmakları hisederek uyandı mamorunun tatlı gülümsemesini görünce dünyalar onun olmuştu
Mamoru: günaydın
Rei: günaydınmı saat kaç
Mamoru: 13:15
Rei: öğlenin ortasındayız hava hala karanlık
Mamoru: hadi artık kalkmalıyız
Rei: tamam uyandım....
Mamoru ayağa kalktı aşağıya inerken rei ona seslendi
Rei: mamoru
Mamoru: efendim
Rei:..şey...
Mamoru gülümsedi ve reinin yanına gitti gözlerine baktı...
Mamoru: bu kötü günleri birlikte atlatacağız
Reinin gözlerinin içi gülmüştü
Rei: tamam canım....
Minako: usagi hadi kalk canım
Usagi: tamam uyandım
Eymi: inanılacak gibi değil usagi ilk söylemede hemen kalktı
Usagi: artık çocuk değilim değilmi
Makoto: usagi iyisin değilmi
Usagi: tabiki iyiyim....
Mamoru: günaydın kızlar....iyi uyudunuzmu
Minako: evet nede olsa iyi bir nöbetçimiz var
Usagi: .....
Mamoru: usagi neyin var senin
Usagi: hiçbişeyim yok....
Eymi: rei nerde
Rei: burdayım...
Makoto: sen ne zaman kalktın
Rei: aaa bir saat önce kalkıp evin zayıf noktalarını kontrol ettim...
Birden salonun ortasında beyaz bir ışık parlamıştı
Mamoru: buda ne!!!
Işık hüzmesi dağıldığında karşılarında bir savaşçı belirmişti bayandı ama kıyafetleri siyahtı uzun bir asa taşıyordu...
Usagi: sen
Plütun: ben plüton savaşçısıyım sizlere yardım etmek için geldim
Mamoru: peki bütün bunlar olana kadar nerdeydin
Plüton: tahrip edilen tek ülke burası değil mamoru
Rei: bize nasıl yardım edeceksin
Plüton beyaz bir kristali mamoruya uzattı
Plüton: bununla istediğin yere istediğin zamanda ışınlanabilirsin
Mamoru: neden
Plüton: vamirlerin amacı eskiden karanlığa hükmetmiş 4 büyük savaşçıyı hayata döndürmek bunun için eski dostunuz semihi görevlendirdiler dünyanın değişik yerlerindeki taş mezarlara ulaşıp onları hayata döndürmeden önce onu durdurmalısın
Mamoru: bir sorum var.... vampirler zaten tüm dünyayı kuşattılar neden hala karanlığın gücüne ihtiyaç duyuyorlar
Plüton: vampirler güçlerini gökteki kırmızı dolunaydan alıyorlar....dolunayın rengi normal haline dönerse güneş doğacak ve tüm vampirleri öldürecek bunun olmamsı için vampirlerin sürekli kan emmeleri gerek...yada ikinci bir yolları var
Mamoru: nedir...
Plüton: karanlık genaralleri dünyaya getirecekler ve karanlı dünya ile bizim zamanımız arasında bir kapı açacaklar böylece hem karanlık güçler tekrar dünyaya hükmedecek hemde vampirler etrafta rahatça dolaşacaklar
Minako: bu tam bir felaket
Plüton: her şey sana bağlı mamoru semihi durdurmalısın genarelleri hayata dönmeden öldürmelisin yada....
Mamoru: evet yada??
Plüton: yada semihi sonsuza dek durdurman gerekecek
Mamoru: olamaz....
Mamoru dünyanın geleceği için en yakın dostunu öldürmek zorunda kalmıştı ....
BÖLÜMÜN SONU
Jüpiter’in meydan okuması vampirlerin iştahını kabartmıştı vampir ordusu homurdanmaya başladığı sırada melisa ordunun önüne geçti
Melisa: bugün yeteri kadar kan aktı sizinle olan savaşımızı daha adil şartlarda devam ettireceğiz...
Mamoru: ....
Melisa ve semih arkalarını dönüp yok oldular şehrin üzerine kabus gibi çöken vampirler bir anda yok olmuşlardı ama dolunay hala kan kırmızısı görünümündeydi. Mamoru ve savaşçılar daha güvenli bir eve gittiler pencereleri kalın tahtalarla destekleyip kapısınıda çelik bir kapıyla değiştirdiler yanlarına yağmalanmış alışveriş merkezlerinden bulabildikleri yiyecekleri alıp karargahlarına sığındılar...
Saatlerce dinlenip güç depoladılar
minako: bişey dikkatinizi çektimi
Usagi: ne !!
eymi: ...
Minako: saat sabahın 07:00 si oldu ama hava hala karanlık
Mamoru: bunun nedeni ay
Miçhiru: kan kırmızısı gibi bu kırmızılık vampirler beslenmeye devam ettikçe böyle devam edecek sanırım....
Mamoru: ... rei neyin var
Rei: (telaşlı bir sesle) yooo bişeyim yok...
Mamoru: bugün yeteri kadar yorulduk daha zor günler bizi bekliyor şimdi herkez uyusun ben yukarda nöbet tutacağım
Mamoru yukarı çıkarken usagi elinden tuttu
Usagi: gitme yanımda kal...
Mamoru: hala çocuk gibisin usagi artık büyü....
Mamoru yukarı çıktı ...üst katta sadece bir oda vardı diğer odalar harabe gibiydi odadan dışarı tek bir pencere açılıyordu beyaz abajurluydu mamoru abajuru açtı karşısında tüm ihtişamıyla kırmızı ay vardı ... kenarda duran çift kişilik koltuğu pencerenin karşısına çekti ve manzarayı izliyordu vampir tehtidi umrunda değildi..sadece anın tadını çıkartıyordu... birden bir çıtırdı duydu hemen ayağa fırladı koltuğun yanına koyduğu kılıcını arkasındakine doğrulttu
Rei: hey sakin ol benim
Mamoru: özür dilerim biraz gerginim
Rei: ...
Mamoru: uyku tutmadımı
Rei: evet uyuyamadım istersen biraz nöbet tutabilirim
Mamoru gülümsedi
Mamoru: olmaz ama bana eşlik etmene izin verebilirim
Rei ve mamoru koltuğa oturdular...rei koltuğun bir ucunda mamoruda diğer ucunda oturuyordu...
Mamoru: ay ne kadar güzel değilmi
Rei: evet çok güzel
Rei birden fare çığlığı ile fırladı o kadar korkmuştuki kendini mamorunun yanına attı
Mamoru: faremi...
Rei: evet işte orda ..
Mamoru: vampirler ısırmış olabilirmi
Rei: hey gülme....hiç komik değil...
Mamoru: sakin ol işte gidiyor...
Rei farkında değildi korkudan mamoruya sarılmıştı sonradan bunun farkına vardı ama uzaklaşmamıştı mamorunun yanında kendini çok güvende hisetmişti rei kafasını mamorunun göğsüne yasladı ve gözlerini kapattı
Rei: ...
Mamoru: ....
Konuşmuyorlardı ikiside öylece kalmıştı...
Vampirlerin karargahında
Vampirlerin devasa şatosunun en tepesinde ki odasında semih harıl harıl yanan şömineden biraz uzaklaştı gökte kırmızı bir inci gibi parlayan aya baktı...sonra cebinden bir resim çıkardı miçhiru ile kolkola çekildikleri bir resimdi bu...
Semih: ...senden asla vazgeçmeyeceğim....
Melisa: onumu düşünüyorsun
Semih hemen resmi cebine koydu
Semih: kapı diye bir şey bilmezmisin sen
Melisa yavaş adımlarla semihin yanına geldi
Melisa: ne kadar güzel değilmi
Semih: evet....
Melisa: Efendimiz senden birşey istiyor
Semih: şu efendini bir görsem yapacağımı biliyorum ama neyse
Melisa elindeki fotoğrafları semihe uzattı semih teker teker fotolara bakıyordu
Semih: bunlarda ne
Melisa: bunlar eski karanlık güçlerin savaşçıları genaralleri ve şovalyeleri
Semih: eeee...
Melisa: uzun yıllar önce ayda yapılan savaşta hepside yok edildi külleri dünyanın dört bir yanına savruldu ...küller düştükleri yerlerde toplandılar ve büyük mezarlar haline geldiler ...senden istediğimiz dünyanın bu uzak yerlerine gidip 4 büyük savaşçı genaralleri uyandırmak...
Semih: zaten dünyayı kuşattık neden bunları o ülkelerdeki vampirler yapmıyor
Melisa: efendimiz bunu sadece senin yapabileceğine inanıyor
Semih: tamam gideceğim....
Melisa: istediğin zaman yola çıkabilirsin kendine dikkat et
Melisa kayboldu....
Semih tekrar gökyüzüne bakmıştı...miçhiru aklından bir türlü çıkmıyordu...elindeki resimleri , mezarların bulunduğu ülkeleri ve üzerindeki bilgileri iyice aklına yazdı sonra hemen harekete geçti ...
Savaşçıların karargahında ...
Miçhiru: ...semih....semih nerdesin....
Semih: burdayım canım
Miçhiru: semih...neden bana ihanet ettin
Semih: hayır canım sana asla ihanet etmem hadi yanıma gel
Miçhiru koşarak semihe sarıldı ...semih sevgilisinin saçlarındaki gül kokusunu içine çekti ..birbirlerine baktılar...
Miçhiru birden uykusundan uyandı ve semih diyerek doğruldu
Eymi: iyimisin miçhiru
Miçhiru: evet....
Eymi: geçti canım hadi uyu
Miçhiru: ....
Miçhiru ve eymi tekrar uykuya daldılar....
Karargahın arkasındaki bahçede semih evin duvarına yaslandı ve yere çöktü
Semih: seni kurtaracağım... aşkım...sonucu ne olursa olsun seni bu cehennemden kurtaracağım....
_________________
8. bölüm
8. BÖLÜM
Günün ortalarına gelinmişti hava hala karanlıktı kan kırmızısı dolunaydan başka etrafı hiçbişey aydınlatmıyordu. Usagi yarısı parçalanmış koltuktan uyanarak kalktı boynu ve beli tutulmuştu gözleri bi süre mamoruyu aradı
Usagi: mamoru...nerdesin
Kızlar yavaş yavaş uyanıyorlardı usagi usulca ayağa kalktı yavaş adımlarla üst kata çıktı hala uykusu vardı ama uyumaması gerektiğini biliyordu...2. kata çıktı gözlerini açtı gördüğü manzaraya inanmak istememişti gözlerini iyice oğuşturdu uyanıktı rüya görmüyordu mamoru ve rei birbirlerine sarılarak uyuyorlardı ...
Usagi için tam bir şok anıydı ama birden aklına önceki haftalar geldi mamorunun ona olan soğukluğu reinin mamoruya sık sık samimi yaklaşımları ve özellikle reinin usagiye olan uyarıları teker teker aklından geçti rei onu defalarca çocuksu tavırlarını düzeltmesi için uyarmıştı.. şimdi bu uyarıları dikkate almamasının sonuçlarına bakıyordu gözlerinden inen yaşları sildi uyandığı koltuğa geri döndü ve sessizce uykuya daldı ...
Üst katta ise rei saçlarında gezinen parmakları hisederek uyandı mamorunun tatlı gülümsemesini görünce dünyalar onun olmuştu
Mamoru: günaydın
Rei: günaydınmı saat kaç
Mamoru: 13:15
Rei: öğlenin ortasındayız hava hala karanlık
Mamoru: hadi artık kalkmalıyız
Rei: tamam uyandım....
Mamoru ayağa kalktı aşağıya inerken rei ona seslendi
Rei: mamoru
Mamoru: efendim
Rei:..şey...
Mamoru gülümsedi ve reinin yanına gitti gözlerine baktı...
Mamoru: bu kötü günleri birlikte atlatacağız
Reinin gözlerinin içi gülmüştü
Rei: tamam canım....
Minako: usagi hadi kalk canım
Usagi: tamam uyandım
Eymi: inanılacak gibi değil usagi ilk söylemede hemen kalktı
Usagi: artık çocuk değilim değilmi
Makoto: usagi iyisin değilmi
Usagi: tabiki iyiyim....
Mamoru: günaydın kızlar....iyi uyudunuzmu
Minako: evet nede olsa iyi bir nöbetçimiz var
Usagi: .....
Mamoru: usagi neyin var senin
Usagi: hiçbişeyim yok....
Eymi: rei nerde
Rei: burdayım...
Makoto: sen ne zaman kalktın
Rei: aaa bir saat önce kalkıp evin zayıf noktalarını kontrol ettim...
Birden salonun ortasında beyaz bir ışık parlamıştı
Mamoru: buda ne!!!
Işık hüzmesi dağıldığında karşılarında bir savaşçı belirmişti bayandı ama kıyafetleri siyahtı uzun bir asa taşıyordu...
Usagi: sen
Plütun: ben plüton savaşçısıyım sizlere yardım etmek için geldim
Mamoru: peki bütün bunlar olana kadar nerdeydin
Plüton: tahrip edilen tek ülke burası değil mamoru
Rei: bize nasıl yardım edeceksin
Plüton beyaz bir kristali mamoruya uzattı
Plüton: bununla istediğin yere istediğin zamanda ışınlanabilirsin
Mamoru: neden
Plüton: vamirlerin amacı eskiden karanlığa hükmetmiş 4 büyük savaşçıyı hayata döndürmek bunun için eski dostunuz semihi görevlendirdiler dünyanın değişik yerlerindeki taş mezarlara ulaşıp onları hayata döndürmeden önce onu durdurmalısın
Mamoru: bir sorum var.... vampirler zaten tüm dünyayı kuşattılar neden hala karanlığın gücüne ihtiyaç duyuyorlar
Plüton: vampirler güçlerini gökteki kırmızı dolunaydan alıyorlar....dolunayın rengi normal haline dönerse güneş doğacak ve tüm vampirleri öldürecek bunun olmamsı için vampirlerin sürekli kan emmeleri gerek...yada ikinci bir yolları var
Mamoru: nedir...
Plüton: karanlık genaralleri dünyaya getirecekler ve karanlı dünya ile bizim zamanımız arasında bir kapı açacaklar böylece hem karanlık güçler tekrar dünyaya hükmedecek hemde vampirler etrafta rahatça dolaşacaklar
Minako: bu tam bir felaket
Plüton: her şey sana bağlı mamoru semihi durdurmalısın genarelleri hayata dönmeden öldürmelisin yada....
Mamoru: evet yada??
Plüton: yada semihi sonsuza dek durdurman gerekecek
Mamoru: olamaz....
Mamoru dünyanın geleceği için en yakın dostunu öldürmek zorunda kalmıştı ....
BÖLÜMÜN SONU
Geri: İhanet!
9. BÖLÜM
Mamoru kafasını kaldırdı ve tekrar plütona baktı
Mamoru: semihin nerde olduğunu nasıl bileceğim
Plüton: bu kristal seni istediğin yere götürecektir bunun için sadece gideceğin yeri düşünmen ve odaklanman yeter
Mamoru: anladım...
Plüton: ben sen gelene kadar savaşçılara destek olurum hemen harekete geçmelisin
Mamoru: tamam ...
Mamoru beyaz kristali iyice kavradı birden eline bir elin deydiğini hissetti usaginin elleriydi bunlar
Usagi: dikkatli ol....
Mamoru içinde bir suçluluk duygusunun oluştuğunu hisetmişti hafifçe güldü ve zaman içinde yolculuğuna başladı beyaz bir ışık yumağının içinde kayboldu....
Eymi: üzülme canım mamoru güçlü biridir başa çıkacaktır...
Usagi: insanların başaçıkamayacakları şeylerde vardır eymi...
Eymi: ne??...
O sırada Mısırın uçsuz bucaksız çöllerinde gezen semih sonunda aradığı kaya mezarı bulmuştu mezar çok büyüktü içeri girmenin hiçbir yolu yok gibiydi...semih vampir güçlerini kullanarak mezarın ön duvarını yok etti. Mezar küçük gibi görünüyordu ama uzun bir karidoru vardı koridorun iki tarafında bi takım potreler vardı bunlar o krallığın en güçlü genaralleriinin potreleriydi... içerde dikey vaziyette bir tabut vardı sağında ve solunda ise iki adet taştan asker birer meşale tutyordu...semih yavaş adımlarla tabuta doğru hitti eliyle tabutun üzerindeki tozları ve örümcek ağlarını temizledi tabutun ön yüzünde bi takım bilgiler vardı
‘ Karanlıklar Krallığının Kraliçesi Berly ...Ay Prensesi tarafından yok edildi...mezarı mısırn ıssız çöllerine sürüldü...Dünyaya tekrar dönmesi sonsuza dek engellendi....’
Semih: demek sonsuza dek engellendi ...önce şu tabuttan kurtulalım
Semih tabutu açtı karşısında bir ucubeye benzeyen iblis görünümlü yaratığı görünce biraz şaşırmıştı
Semih: Kraliçe yazıyordu bumu kraliçe....
Semih sağ elini iblise doğru uzattı melisanın ona söylediği sihirli sözleri söyledi sonra elini indirdi
Semih: eee hadi sene ...heyooo sana diyorum kalksana be....
Semih iblise biraz yaklaştı
Semih: bana bak ucube sakın bana hayat öpücüğü istiyorum deme....
Tam o sırada tabunun iki tarafıdnaki askerlerin tuttuğu meşaleler yanmaya başladı birden tüm mezar aydınlanmıştı...semih tüğlerinin diken diken olduğunu hissetti
Tabuttaki iblis gözlerini açtı semihi gırtlağından tuttu ve havaya kaldırdı ...semihin ayakları yere basmıyordu
Berly: sen kim oluyorsunda bana ucube diyorsun!!!
Semih: ...gıgh...gıgh....
Berly semihi bir kaç metre geriye fırlattı ... berly’nin görünümü değişiyordu saniyeler içinde gayet alımlı ve vahşi görünümlü bir iblis haline gelmişti ...semih üzerindeki tozları sildi ve kalktı
Semih: sadece şakaydı...
Berly: kaç yılındayız
Semih: 2009
Berly: ooo yıllar ne kadarda çabuk geçmiş....
Semih: artık aramıza döndüğüne göre gidebilirmiyiz
Berly: hayır
Semih: kabalık etmek istemem kraliçe ama neden
Berly mezarın koridorlarındaki potrelerin önüne kadar yürüdü
Berly: onlara ihtiyacım var...
Semih: bunlarda kim...
Berly: bunlar benim genarellerim...onlar olmadan işlerimi yürütemem...baş belası ay savaşçısı ve onun arkadaşlarından intikamımı onlar olmadan alamam....
Semih: ...anlıyorum
Berly kollarını havaya kaldırdı ve gözlerini kapadı
Berly: bana gelin sadık askerlerim ...
Mezarlıktaki alevler dahada harlanmıştı potrelerden çıkan sisler berlynin etrafını sarmıştı duman görünümlü nesneler bir dakika içinde ete kemiğe bürünmüşlerdi Karanlıklar Krallığının 4 güçlü genaralide artık dönmüştü...Kunzite,Nefrit , Cedit ve Zoisite kraliçelerinin yanında belirmişlerdi ellerine ve ayaklarına bakıyorlardı geri döndüklerine bi süre inanamamışlardı...
Zoisite: inanamıyorum gerimi döndük
Jedit: evet...
Nefrit: ....bu günün gelmesini o kadar çok istedimki....
Berly: neden....
Nefrit yanında duran Kunziteye döndü ona baktı
Kunzite: senin sorunun ne?
Bir anda Kunzite ve Nefrit yumruk yumruğa birbirlerine girmişlerdi... semih ve jedit onları ayırdı
Nefrit: beni öldürmek için arkama adam takmak neymiş sana göstereceğim!!!
Kunzite: inan bunun için üzgünüm çünkü seni öldürme şerefini bizzat ben yapmak istiyordum beceriksiz herif!!!!
Nefrit: kendi saldırısyla geberen biri bana becereksizmi diyor!!!!
Berly: YETEEERRR!!!!
Genaraller birden diz çökmüşlerdi
Berly: aranızdakiler artık geçmişte kaldı şu andan itibaren birlikte çalışıp dünyayı karanlığın egemenliği altına alcağız....
Endimiyon: partiyi kaçırdımmı
Semih: mamoru....
Endimiyon: ...beni tanıman ne kadar güzel dostum...
Berly: ....öldürün onu!!!
Kunzite: büyük zevkle.!!!
Semih: durun!!
Berly: ne!!
Semih kılıcını çekti ve endimiyona doğru yürüdü
Semih: onu bana bırakın... siz karargaha dönün...
Berly ve genaralleri etrafında simsiyah bir bulut oluştu yok olduğunda gitmişlerdi mısırın sonsuz çöllerinde geceyi aydınlatan kırmızı dolunay huzurunda endimiyon ve semih kılıçları çekili vaziyette karşı karşıya kalmışlardı
Endimiyon: .... berly’nin icabına savaşçılar bakabilir ...seni durdurmalıym...insanlık adına tekrar iyilerin tarafına geçmeni istiyorum...
Semih: ...üzgünüm sanırım bu işi sevdim
Endimiyon: miçhiruya deli gibi aşıksın onunla tekrar buluşmanın tek yolu bize katılmak neden inat ediyorsun
Semih: ......
Semih cevap vermeden hırslı bir şekilde saldırdı ıssız çölde kılıçların çarpışma sesleri yankılanmaya başlamıştı....
BÖLÜMÜN SONU....
10. BÖLÜM
Çöldeki kılıç sesleri gitgide şiddetleniyordu iki güçlü savaşçı ruhlu genç birbirlerine ölesiye kılıç darbeleri indiriyorlardı ama başlayalı bir saat geçmesine rağmen hala ikiside ayaktaydı...ama bitkin düşmeye başlamışlardı saldırmayı bıraktılar bi süre soluklanmak için durdular
Endimiyon: gerçekten bu kadar iyimisin yoksa vampir olmanın nimetlerimi
Semih: her ikiside...
Endimiyon: .....
Semih: beni nasıl buldun
Endimiyon: meslek sırrı
Semih: gideceğim diğer yerleride biliyormusun
Endimiyon: ...kendini zekimi sanıyorsun
Semih: dur biraz....eğer bilseydin önce o adreslere gider mezarları yok ederdin...
Endimiyon: belki yapmışımdır....
Semih: ...kabul ediyorum benden zekisin
Endimiyon: ... ikimizde genetik mühendisliği okuyoruz benim kadar zeki olduğunu biliyorum ayrıca doğa üstü güçlerinide sayarsak seni burda durdurmalıyım...insanlık için başka çare yok...
Semih: hahahaha!!!
Endimiyon: ne oldu....
Semih kılıcını endimiyona uzattı
Semih: beni burda durdurmak istiyorsun demek....anlaşılıyorki diğer 3 yerden bihabersin...
Endimiyon: evet diğer 3 yeri bilmiyorum sen oraya gitmedende öğrenemem...
Semih: tamam o zaman bu savaşa biraz heyecan katalım....
Semih kılıcını yere sapladı ve kırmızı bir toz bulutu içinde yok oldu...endimiyonda beyaz kristalini kullanarak semihin gittiği yere odaklandı bir anda gözlerini savaşçıların yanında açmıştı...
Plüton: mamoru neoldu başardınmı
Mamoru: o burda
Usagi: kim...
Mamoru: semih....
Minako: nerde?...
Mamoru: kızlar hepiniz burdamısınız....
Rei: evet...
Eymi: hayır....
Makoto: miçhiru ..miçhiru yok...
Rei: yukarda bişeyler atıştırıyordu...
Miçhiru: eymi senmisin...
Miçhiru arkasına döndü bir anda semihi gördü
Miçhiru: hiiii!!!
Semih eliyle miçhirunun ağzını kapadı...
Semih: şşşşşşş...sakin ol güzelim....
Miçhiru semihin kollarından kurtulmaya çalışsada başaramıyordu
Semih: böyle olduğu için üzgünüm ama benimle gelmelisin
Miçhiru semihten kurtulmak için çabalıyordu ama kurtulamıyordu...
Mamoru: bırak onu!!..
Semih:....
Semih kahkaha atmaya başladı...kılıcını yine yere sapladı kırmızı toz bulutu ikisinide kapladı ve yok oldular
Mamoru yine semihi takip etmek için kristalini aldı ama aklına bişey gelmişti kristali kullanmaktan vaz geçti
Eymi: onu takip etmiycekmisin
Mamoru: bu bir tuzak...
Eymi: nasıl
Mamoru: semih miçhiruyu kendi karargahlarına götürdü eğer takip edersem doğruca kucaklarına giderim ve artık hiç umut kalmaz...
Rei: haklısın ...peki böyle eli kolu bağlımı oturcağız...
Mamoru: üzgünüm ama evet ayrıca semihin ne zaman tekrar mezarları aramaya çıkacağını bilemeyeceğimiz içinde kristalle peşinden gitmek zor olacak
Plüton: bu çok kötü oldu....belkide miçhiru bir yolunu bularak bize bir mesaj yollar
Rei: belkide miçhiru halinden memnun kalır....
Rei suratına inen şamarla sendeledi
Eymi: azından çıkanı kulağın duyuyormu...!!!!
Rei: ben sadece.....
Mamoru: tamam kızlar sakin olun bir çaresi mutlaka bulunur...
Düşmanların karargahında
Miçhiru yorgun olduğunu hisediyordu gözlerini açtı siyahlar içinde bir elbisevardı üstünde ve simsiyah bir yatağın üzerinde yatıyordu usulca kalktı serbestti ürkek adımlarla odada gezmeye başladı oda çok büyüktü iki adet devasa banyosu bir yemek odası üç adette oturma odası olan bir odaydı....
Miçhiru: nerdeyim ben....
Miçhiru yatağın baş ucunda kendi resmini görmüştü ...ama asıl süpriz odanın en büyük duvarındaydı duvarda miçhirunun devasa bir potresi vardı ...
Miçhiru: burası semihin odası olmalı...
O sırada alt katta yemek salonunda
Nefirit: buranın yemekleri ne kadar güzelmiş
Cedit: evet...
Nefrit: semih...sen buranın yemeklerini yemiyormusun
Semih: iştahım yok...
Melisa: semih!!seninle biraz özel görüşebilirmiyiz
Cedit-Nefrit: oooooo!!!
Semih: ne var
Melisa: miçhirunun burda ne işi var
Semih: sen benim odamımı gözetliyorsun
Melisa: şeyy....arada sırada
Semih: bana bak seni öldürmek için bir bahane arıyorum zaten....şansını daha fazla zorlama...
Melisa: tamam tamam ama miçhiru neden burda hala cevap vermedin
Semih: mamoru beni bi şekilde takip ediyor ondan kurtulmak için içlerinden birini kaçırıp buraya getirmem lazımdı bu şekilde mamoruyuda buraya çekmek istedim ama planımı tahmin etti ama şimdi takip edemeyecek herşey kontrolüm altında...
Melisa: tamam...o kızada yiyecek bişeyler götür karnı acıkmıştır...
Semih: bunu ben yapmıycam canım...
Melisa: kızı kaçırıken iyiydi değilmi....
Semih: sen yapacaksın ve ayrıca o gece söylediklerinin bir oyun olduğunuda ekleyeceksin anladınmı
Melisa: ya yapmassam
Semih kılıcını melisanın gırtlağına dayadı
Semih: yemin ederim senin kafanı koparıp köpeklere atarım...
Melisa: tamam canımı acıtıyorsun yapacağım
Melisa elindeki tepsiye sıcak bir çorba ve bir somun ekmek koydu gidecekken semih kolundan tuttu
Semih: eğer ters bişey söyler yada yaparsan biraz önce dediğiklerim aynen geçerlidir unutma...
Melisa: tamam tamam
Melisa odaya girdi kapı açıktı miçhiru hızla açık kapıya koştu ama kapı bir anda kapanmıştı melisa gayet rahat bir şekilde tepisiyi yemek masasına koydu
Melisa: bu şatoda koridor başına 5 nöbetçi düşer odada kalman daha iyi olur...gelde bişeyler ye
Miçhiru: o nerde gelmeye yüzü yokmu...
Melisa: beni yolladı...sana bi kaç gerçeği söylememi istedi...
Miçhiru: ....
Melisa: ...merak etmiyormuş gibi durma içinden geçenleri okuyabiliyorum...
Miçhiru: tamam söyle hadi
Miçhiru bir yandan melisayı dinlerken bir yandanda çorbasını iştahla kaşıklıyordu
Melisa: semih çok iyi biri şu an biraz tuhaf bir durumdayız ama yinede onunla birlikte çok iyi anlaşıyoruz
Miçhiru: ne!!
Melisa: aramızdan çekilmeni istiyorum...onunla birlikte karanlık güçlerin egemenliğini yeni nesillere aktaracağız..tabi sen aramızdan çekilirsen....
Miçhirunun kaşığı düşmüştü gözleri doldu...hüngür hüngür ağlıyordu
Melisa: bu semihle aldığımız ortak bir karar ...seni buraya sadece bir savaş esiri olarak getirdi seni arkadaşlarına karşı canlı siper olarak kullanacağız gerçekler acıdır hayatım....sana iyi istirahatler...
Miçhiru ağlıyordu ama güçlü olmalıydı...bir süre sonra içeri semih girdi miçhirunun yanına gitti ve oturdu
Semih: ...karnını doyurdunmu
Miçhiru konuşmuyordu
Semih: hey neden ağlıyorsun...
Miçhiru: dokunma bana!!!
Semih: tamam canım sakin ol...herşey düzelicek
Miçhiru semihn elindeki kılıcı aldı bir anda ve semihe doğrulttu
Semih: beni öldürücekmisin
Miçhiru: çıkar beni burdan!!!
Semih: melisa sana gerçekleri anlattımı
Miçhiru: evet son derece iyi anladım artık aranızdan çekileceğim
Semih: NE!!!!
Miçhiru: ama ilk önce seni öldüreceğim...benim duygularımla oynadın...
Semih miçhirunun önünde diz çöktü ellerini iki yana açtı ve miçhirunun gözlerine baktı
Semih: o yarasa beyinli sana ne anlattı bilmiyorum ...ama madem istiyorsun hadi yap...
Miçhiru göz yaşalarını sildi göz göze kalmışlardı
Semih: hadi...sadece bir hamle ve herşey bitecek benden kurtulacaksın...
Miçhiru: .....
Semih ayağa kalktı gülümsüyordu...miçhirunun elindeki kılıca uzandı
Tam o anda miçhiru semihin beklemediği bir hamle yaptı ve kılıcı semihin vücudunun sağ tarafından içeri soktu semih bir vampir olsada yarı insandı bu canını çok yakmıştı bu yara onu öldürebilirdi...semih titreyen gözlerle miçhiruya baktı miçhiru hüngür hüngür ağlıyordu...semih usulca miçhirunun gözleri önünde yere yığıldı...ama düşmeden önce miçhiruya pelerinini göstermişti sonra tamamen yere düştü ve gözlerini kapattı
Miçhiru elindeki kılıcı yere attı
Miçhiru: Aman Allahım ne yaptım ben...!!!!
Semih artık hareket etmiyordu miçhiru semihin alnına dokundu bir anda semihin elini kendi elinde hisetti
Semih: pelerin....pelerinle burdan kaçabilirsin...öhö!!öhö!!! hadi git burdan...!!
Miçhiru: böyle olsun istememiştim ....gerçekten...
Semih öksürükler içinde miçhiruya gitmesi gerektiğini söyledi...
Miçhiru hemen semihin pelerinin üzerine aldı ve arkadaşlarının yanına gitmeyi istedi ve kırmızılar içinde kayboldu...semih ise can çekişiyordu....
BÖLÜMÜN SONU....
Mamoru kafasını kaldırdı ve tekrar plütona baktı
Mamoru: semihin nerde olduğunu nasıl bileceğim
Plüton: bu kristal seni istediğin yere götürecektir bunun için sadece gideceğin yeri düşünmen ve odaklanman yeter
Mamoru: anladım...
Plüton: ben sen gelene kadar savaşçılara destek olurum hemen harekete geçmelisin
Mamoru: tamam ...
Mamoru beyaz kristali iyice kavradı birden eline bir elin deydiğini hissetti usaginin elleriydi bunlar
Usagi: dikkatli ol....
Mamoru içinde bir suçluluk duygusunun oluştuğunu hisetmişti hafifçe güldü ve zaman içinde yolculuğuna başladı beyaz bir ışık yumağının içinde kayboldu....
Eymi: üzülme canım mamoru güçlü biridir başa çıkacaktır...
Usagi: insanların başaçıkamayacakları şeylerde vardır eymi...
Eymi: ne??...
O sırada Mısırın uçsuz bucaksız çöllerinde gezen semih sonunda aradığı kaya mezarı bulmuştu mezar çok büyüktü içeri girmenin hiçbir yolu yok gibiydi...semih vampir güçlerini kullanarak mezarın ön duvarını yok etti. Mezar küçük gibi görünüyordu ama uzun bir karidoru vardı koridorun iki tarafında bi takım potreler vardı bunlar o krallığın en güçlü genaralleriinin potreleriydi... içerde dikey vaziyette bir tabut vardı sağında ve solunda ise iki adet taştan asker birer meşale tutyordu...semih yavaş adımlarla tabuta doğru hitti eliyle tabutun üzerindeki tozları ve örümcek ağlarını temizledi tabutun ön yüzünde bi takım bilgiler vardı
‘ Karanlıklar Krallığının Kraliçesi Berly ...Ay Prensesi tarafından yok edildi...mezarı mısırn ıssız çöllerine sürüldü...Dünyaya tekrar dönmesi sonsuza dek engellendi....’
Semih: demek sonsuza dek engellendi ...önce şu tabuttan kurtulalım
Semih tabutu açtı karşısında bir ucubeye benzeyen iblis görünümlü yaratığı görünce biraz şaşırmıştı
Semih: Kraliçe yazıyordu bumu kraliçe....
Semih sağ elini iblise doğru uzattı melisanın ona söylediği sihirli sözleri söyledi sonra elini indirdi
Semih: eee hadi sene ...heyooo sana diyorum kalksana be....
Semih iblise biraz yaklaştı
Semih: bana bak ucube sakın bana hayat öpücüğü istiyorum deme....
Tam o sırada tabunun iki tarafıdnaki askerlerin tuttuğu meşaleler yanmaya başladı birden tüm mezar aydınlanmıştı...semih tüğlerinin diken diken olduğunu hissetti
Tabuttaki iblis gözlerini açtı semihi gırtlağından tuttu ve havaya kaldırdı ...semihin ayakları yere basmıyordu
Berly: sen kim oluyorsunda bana ucube diyorsun!!!
Semih: ...gıgh...gıgh....
Berly semihi bir kaç metre geriye fırlattı ... berly’nin görünümü değişiyordu saniyeler içinde gayet alımlı ve vahşi görünümlü bir iblis haline gelmişti ...semih üzerindeki tozları sildi ve kalktı
Semih: sadece şakaydı...
Berly: kaç yılındayız
Semih: 2009
Berly: ooo yıllar ne kadarda çabuk geçmiş....
Semih: artık aramıza döndüğüne göre gidebilirmiyiz
Berly: hayır
Semih: kabalık etmek istemem kraliçe ama neden
Berly mezarın koridorlarındaki potrelerin önüne kadar yürüdü
Berly: onlara ihtiyacım var...
Semih: bunlarda kim...
Berly: bunlar benim genarellerim...onlar olmadan işlerimi yürütemem...baş belası ay savaşçısı ve onun arkadaşlarından intikamımı onlar olmadan alamam....
Semih: ...anlıyorum
Berly kollarını havaya kaldırdı ve gözlerini kapadı
Berly: bana gelin sadık askerlerim ...
Mezarlıktaki alevler dahada harlanmıştı potrelerden çıkan sisler berlynin etrafını sarmıştı duman görünümlü nesneler bir dakika içinde ete kemiğe bürünmüşlerdi Karanlıklar Krallığının 4 güçlü genaralide artık dönmüştü...Kunzite,Nefrit , Cedit ve Zoisite kraliçelerinin yanında belirmişlerdi ellerine ve ayaklarına bakıyorlardı geri döndüklerine bi süre inanamamışlardı...
Zoisite: inanamıyorum gerimi döndük
Jedit: evet...
Nefrit: ....bu günün gelmesini o kadar çok istedimki....
Berly: neden....
Nefrit yanında duran Kunziteye döndü ona baktı
Kunzite: senin sorunun ne?
Bir anda Kunzite ve Nefrit yumruk yumruğa birbirlerine girmişlerdi... semih ve jedit onları ayırdı
Nefrit: beni öldürmek için arkama adam takmak neymiş sana göstereceğim!!!
Kunzite: inan bunun için üzgünüm çünkü seni öldürme şerefini bizzat ben yapmak istiyordum beceriksiz herif!!!!
Nefrit: kendi saldırısyla geberen biri bana becereksizmi diyor!!!!
Berly: YETEEERRR!!!!
Genaraller birden diz çökmüşlerdi
Berly: aranızdakiler artık geçmişte kaldı şu andan itibaren birlikte çalışıp dünyayı karanlığın egemenliği altına alcağız....
Endimiyon: partiyi kaçırdımmı
Semih: mamoru....
Endimiyon: ...beni tanıman ne kadar güzel dostum...
Berly: ....öldürün onu!!!
Kunzite: büyük zevkle.!!!
Semih: durun!!
Berly: ne!!
Semih kılıcını çekti ve endimiyona doğru yürüdü
Semih: onu bana bırakın... siz karargaha dönün...
Berly ve genaralleri etrafında simsiyah bir bulut oluştu yok olduğunda gitmişlerdi mısırın sonsuz çöllerinde geceyi aydınlatan kırmızı dolunay huzurunda endimiyon ve semih kılıçları çekili vaziyette karşı karşıya kalmışlardı
Endimiyon: .... berly’nin icabına savaşçılar bakabilir ...seni durdurmalıym...insanlık adına tekrar iyilerin tarafına geçmeni istiyorum...
Semih: ...üzgünüm sanırım bu işi sevdim
Endimiyon: miçhiruya deli gibi aşıksın onunla tekrar buluşmanın tek yolu bize katılmak neden inat ediyorsun
Semih: ......
Semih cevap vermeden hırslı bir şekilde saldırdı ıssız çölde kılıçların çarpışma sesleri yankılanmaya başlamıştı....
BÖLÜMÜN SONU....
10. BÖLÜM
Çöldeki kılıç sesleri gitgide şiddetleniyordu iki güçlü savaşçı ruhlu genç birbirlerine ölesiye kılıç darbeleri indiriyorlardı ama başlayalı bir saat geçmesine rağmen hala ikiside ayaktaydı...ama bitkin düşmeye başlamışlardı saldırmayı bıraktılar bi süre soluklanmak için durdular
Endimiyon: gerçekten bu kadar iyimisin yoksa vampir olmanın nimetlerimi
Semih: her ikiside...
Endimiyon: .....
Semih: beni nasıl buldun
Endimiyon: meslek sırrı
Semih: gideceğim diğer yerleride biliyormusun
Endimiyon: ...kendini zekimi sanıyorsun
Semih: dur biraz....eğer bilseydin önce o adreslere gider mezarları yok ederdin...
Endimiyon: belki yapmışımdır....
Semih: ...kabul ediyorum benden zekisin
Endimiyon: ... ikimizde genetik mühendisliği okuyoruz benim kadar zeki olduğunu biliyorum ayrıca doğa üstü güçlerinide sayarsak seni burda durdurmalıyım...insanlık için başka çare yok...
Semih: hahahaha!!!
Endimiyon: ne oldu....
Semih kılıcını endimiyona uzattı
Semih: beni burda durdurmak istiyorsun demek....anlaşılıyorki diğer 3 yerden bihabersin...
Endimiyon: evet diğer 3 yeri bilmiyorum sen oraya gitmedende öğrenemem...
Semih: tamam o zaman bu savaşa biraz heyecan katalım....
Semih kılıcını yere sapladı ve kırmızı bir toz bulutu içinde yok oldu...endimiyonda beyaz kristalini kullanarak semihin gittiği yere odaklandı bir anda gözlerini savaşçıların yanında açmıştı...
Plüton: mamoru neoldu başardınmı
Mamoru: o burda
Usagi: kim...
Mamoru: semih....
Minako: nerde?...
Mamoru: kızlar hepiniz burdamısınız....
Rei: evet...
Eymi: hayır....
Makoto: miçhiru ..miçhiru yok...
Rei: yukarda bişeyler atıştırıyordu...
Miçhiru: eymi senmisin...
Miçhiru arkasına döndü bir anda semihi gördü
Miçhiru: hiiii!!!
Semih eliyle miçhirunun ağzını kapadı...
Semih: şşşşşşş...sakin ol güzelim....
Miçhiru semihin kollarından kurtulmaya çalışsada başaramıyordu
Semih: böyle olduğu için üzgünüm ama benimle gelmelisin
Miçhiru semihten kurtulmak için çabalıyordu ama kurtulamıyordu...
Mamoru: bırak onu!!..
Semih:....
Semih kahkaha atmaya başladı...kılıcını yine yere sapladı kırmızı toz bulutu ikisinide kapladı ve yok oldular
Mamoru yine semihi takip etmek için kristalini aldı ama aklına bişey gelmişti kristali kullanmaktan vaz geçti
Eymi: onu takip etmiycekmisin
Mamoru: bu bir tuzak...
Eymi: nasıl
Mamoru: semih miçhiruyu kendi karargahlarına götürdü eğer takip edersem doğruca kucaklarına giderim ve artık hiç umut kalmaz...
Rei: haklısın ...peki böyle eli kolu bağlımı oturcağız...
Mamoru: üzgünüm ama evet ayrıca semihin ne zaman tekrar mezarları aramaya çıkacağını bilemeyeceğimiz içinde kristalle peşinden gitmek zor olacak
Plüton: bu çok kötü oldu....belkide miçhiru bir yolunu bularak bize bir mesaj yollar
Rei: belkide miçhiru halinden memnun kalır....
Rei suratına inen şamarla sendeledi
Eymi: azından çıkanı kulağın duyuyormu...!!!!
Rei: ben sadece.....
Mamoru: tamam kızlar sakin olun bir çaresi mutlaka bulunur...
Düşmanların karargahında
Miçhiru yorgun olduğunu hisediyordu gözlerini açtı siyahlar içinde bir elbisevardı üstünde ve simsiyah bir yatağın üzerinde yatıyordu usulca kalktı serbestti ürkek adımlarla odada gezmeye başladı oda çok büyüktü iki adet devasa banyosu bir yemek odası üç adette oturma odası olan bir odaydı....
Miçhiru: nerdeyim ben....
Miçhiru yatağın baş ucunda kendi resmini görmüştü ...ama asıl süpriz odanın en büyük duvarındaydı duvarda miçhirunun devasa bir potresi vardı ...
Miçhiru: burası semihin odası olmalı...
O sırada alt katta yemek salonunda
Nefirit: buranın yemekleri ne kadar güzelmiş
Cedit: evet...
Nefrit: semih...sen buranın yemeklerini yemiyormusun
Semih: iştahım yok...
Melisa: semih!!seninle biraz özel görüşebilirmiyiz
Cedit-Nefrit: oooooo!!!
Semih: ne var
Melisa: miçhirunun burda ne işi var
Semih: sen benim odamımı gözetliyorsun
Melisa: şeyy....arada sırada
Semih: bana bak seni öldürmek için bir bahane arıyorum zaten....şansını daha fazla zorlama...
Melisa: tamam tamam ama miçhiru neden burda hala cevap vermedin
Semih: mamoru beni bi şekilde takip ediyor ondan kurtulmak için içlerinden birini kaçırıp buraya getirmem lazımdı bu şekilde mamoruyuda buraya çekmek istedim ama planımı tahmin etti ama şimdi takip edemeyecek herşey kontrolüm altında...
Melisa: tamam...o kızada yiyecek bişeyler götür karnı acıkmıştır...
Semih: bunu ben yapmıycam canım...
Melisa: kızı kaçırıken iyiydi değilmi....
Semih: sen yapacaksın ve ayrıca o gece söylediklerinin bir oyun olduğunuda ekleyeceksin anladınmı
Melisa: ya yapmassam
Semih kılıcını melisanın gırtlağına dayadı
Semih: yemin ederim senin kafanı koparıp köpeklere atarım...
Melisa: tamam canımı acıtıyorsun yapacağım
Melisa elindeki tepsiye sıcak bir çorba ve bir somun ekmek koydu gidecekken semih kolundan tuttu
Semih: eğer ters bişey söyler yada yaparsan biraz önce dediğiklerim aynen geçerlidir unutma...
Melisa: tamam tamam
Melisa odaya girdi kapı açıktı miçhiru hızla açık kapıya koştu ama kapı bir anda kapanmıştı melisa gayet rahat bir şekilde tepisiyi yemek masasına koydu
Melisa: bu şatoda koridor başına 5 nöbetçi düşer odada kalman daha iyi olur...gelde bişeyler ye
Miçhiru: o nerde gelmeye yüzü yokmu...
Melisa: beni yolladı...sana bi kaç gerçeği söylememi istedi...
Miçhiru: ....
Melisa: ...merak etmiyormuş gibi durma içinden geçenleri okuyabiliyorum...
Miçhiru: tamam söyle hadi
Miçhiru bir yandan melisayı dinlerken bir yandanda çorbasını iştahla kaşıklıyordu
Melisa: semih çok iyi biri şu an biraz tuhaf bir durumdayız ama yinede onunla birlikte çok iyi anlaşıyoruz
Miçhiru: ne!!
Melisa: aramızdan çekilmeni istiyorum...onunla birlikte karanlık güçlerin egemenliğini yeni nesillere aktaracağız..tabi sen aramızdan çekilirsen....
Miçhirunun kaşığı düşmüştü gözleri doldu...hüngür hüngür ağlıyordu
Melisa: bu semihle aldığımız ortak bir karar ...seni buraya sadece bir savaş esiri olarak getirdi seni arkadaşlarına karşı canlı siper olarak kullanacağız gerçekler acıdır hayatım....sana iyi istirahatler...
Miçhiru ağlıyordu ama güçlü olmalıydı...bir süre sonra içeri semih girdi miçhirunun yanına gitti ve oturdu
Semih: ...karnını doyurdunmu
Miçhiru konuşmuyordu
Semih: hey neden ağlıyorsun...
Miçhiru: dokunma bana!!!
Semih: tamam canım sakin ol...herşey düzelicek
Miçhiru semihn elindeki kılıcı aldı bir anda ve semihe doğrulttu
Semih: beni öldürücekmisin
Miçhiru: çıkar beni burdan!!!
Semih: melisa sana gerçekleri anlattımı
Miçhiru: evet son derece iyi anladım artık aranızdan çekileceğim
Semih: NE!!!!
Miçhiru: ama ilk önce seni öldüreceğim...benim duygularımla oynadın...
Semih miçhirunun önünde diz çöktü ellerini iki yana açtı ve miçhirunun gözlerine baktı
Semih: o yarasa beyinli sana ne anlattı bilmiyorum ...ama madem istiyorsun hadi yap...
Miçhiru göz yaşalarını sildi göz göze kalmışlardı
Semih: hadi...sadece bir hamle ve herşey bitecek benden kurtulacaksın...
Miçhiru: .....
Semih ayağa kalktı gülümsüyordu...miçhirunun elindeki kılıca uzandı
Tam o anda miçhiru semihin beklemediği bir hamle yaptı ve kılıcı semihin vücudunun sağ tarafından içeri soktu semih bir vampir olsada yarı insandı bu canını çok yakmıştı bu yara onu öldürebilirdi...semih titreyen gözlerle miçhiruya baktı miçhiru hüngür hüngür ağlıyordu...semih usulca miçhirunun gözleri önünde yere yığıldı...ama düşmeden önce miçhiruya pelerinini göstermişti sonra tamamen yere düştü ve gözlerini kapattı
Miçhiru elindeki kılıcı yere attı
Miçhiru: Aman Allahım ne yaptım ben...!!!!
Semih artık hareket etmiyordu miçhiru semihin alnına dokundu bir anda semihin elini kendi elinde hisetti
Semih: pelerin....pelerinle burdan kaçabilirsin...öhö!!öhö!!! hadi git burdan...!!
Miçhiru: böyle olsun istememiştim ....gerçekten...
Semih öksürükler içinde miçhiruya gitmesi gerektiğini söyledi...
Miçhiru hemen semihin pelerinin üzerine aldı ve arkadaşlarının yanına gitmeyi istedi ve kırmızılar içinde kayboldu...semih ise can çekişiyordu....
BÖLÜMÜN SONU....
Geri: İhanet!
11. BÖLÜM
Odanın her yeri kan olmuştu ...kan kokusunu alan vampir bekçiler komutanlarının kapısını çaldılar içerden ses gelmiyordu
Nefrit: sorun ne...
--: komutanımızın odasından keskin bir kan kokusu geliyor efendim sesleniyoruz ama cevap vermiyor
Nefrit: belkide akşam yemeği yiyordur...
--: av zamanı değil efendim
Nefrit: sizin duvarlardan geçme özelliğiniz yokmu
--: var efendim ama komutanımız bunu bize yasakladı en son yapan arkadaşımızın kollarını ve bacaklarını kesip iç organlarınıda köpek balıklarına attı...
Nefrit: hımmm ilginç bir fantazi dünyası var ....
Nefrit siyah duman bulutu içinde semihin odasına gitti vücuduna bir kılıç saplanmış olan arkadaşını görünce hemen yanına gitti nabzını kontrol etti...nabzı çok zayıftı
Nefrit: dayan dostum yaşayacaksın...önce şu kılıçtan kurtulalım...
Nefrit duvarın kenarındaki çekmeceden bir havlu aldı semihin yarasına bastırdı ve kılıcı çekti havlu bir anda kıpkırmızı oldu...nefrit hemen havluyu yenisi ile değiştirdi ve semihi yatağına taşıdı....kan biraz durmuştu ama semihte hiçbir hayat belirtisi yoktu...nefrit odanın kapısını açtı ve askerlere melisayı bulmaları emrini verdi bir süre sonra melisa odada belirdi semihi ağır yaralı görünce şok olmuştu
Melisa: semih beni duyuyormusun canım...konuş benimle!!!
Nefrit: ... çok tuhaf vampirleri öldürmek bu kadar kolaymı
Melisa: hayır değil ....ama semih yarı insan o farklı...
Nefrit: onu tekrar hayata döndürmeliyiz....öylece ölmesine göz yumamam
Melisa: bende aynı düşünceleri taşıyorum ama önce Lordumuza danışmalıyız o herşeyi bizden daha iyi bilir...
Birden odada devasa bir surat belirir bu melisanın bahsettiği vampirlerin lordu olan iblisti görünümü tıpkı bir şeytana benziyordu iri azı dişleri ve kalın boynuzları vardı melisa hemen yere diz çöktü
Melisa: efendimiz
Lord: yaşayacak...gözlerini açtığında ikinizide huzuruma bekliyorum....
Melisa: emredersiniz efendim...
İblisin surataı kayboldu...
Nefrit: hep böyle kısa ve özmü konuşur
Melisa: bu en uzun konuşmasıydı....bu çok ilginç genelde askerlerden haber yollardı bizi huzuruna hiç çıkarmazdı
Nefrit: ...semihin yarasının sarılması gerek...
Melisa: onu ben hallederim....
Nefrit: tamam...
Nefrit gitti
Melisa: bunu miçhiru yaptı o konuşmamdan sonra doğal bir tepki...ama miçhiru nereye kayboldu.....
Savaşçıların karargahı
Çaresizce bekleyen savaşçılar bir anda kırmızı bir dumanın belirmesi ile çok şaşırdılar mamoru kılıcını çekti ve dumana doğrulttu ama karşılarında miçhiru vardı
Eymi: miçhiru döndün!!!
Miçhirunun gözlerinde hala yaşlar vardı eymiye sarıldı ağlıyordu
Eymi: tamam canım geçti...sakin ol...
Mamoru: eymi onu dinlenme odasına götür zor anlar geçirdiği her halinden belli oluyor...
Eymi: tamam...gel canım herşey geçti...
Eymi miçhiru arka odalardan birine götürdü miçhiru çok yorgundu hemen uykuya daldı eymi de baş ucundaydı
Usagi: biz miçhirunun yanına gidelim kızlar belki bişeye ihtiyacı vardır
Plüton: ne düşünüyorsun....
Mamoru miçhirunun sırtından düşen pelerini eline aldı inceledi...
Mamoru: semih bununla yolculuk ediyor olmalı...aklımda iki soru var...miçhiru bu pelerinin zamanda yolculuk için kullanıldığını nasıl anladı ve buraya döndü...
Plüton: bunu ona semihin verdiğini düşünürsek çok anlamsız olur....semih koz için kaçırdığı miçhiruyu neden tekrar bize yollasın
Mamoru: belkide kalbinin sesine karşı koyamamıştır...yada bize bir mesaj yolluyor...
Plüton: ikinci sorun ne...
Mamoru: diğer mezarları aramak için vampirler kimi yollayacak...
Plüton: hey şuraya bak kan izleri...
Pelerinin üst kısımlarında bi takım kan izleri vardı...
Mamoru: ...bu kanlar miçhiruya ait olabilirmi...
Mamoru ve plüton miçhirunun uyuduğu odaya girdiler
Rei: neler oluyor...
Plüton: eymi çarşafı kaldırıp miçhirunun ellerine bakarmısın...
Eymi: ...olamaz miçhirunun elleri kanıyor....
Minako: ne!!
Eymi bir kumaş parçası ile yavaşça miçhirunun ellerini sildi
Eymi: yanılmışım bu kanlar ona ait değil ellerinde kesik izi yok
Mamoru: o zaman kan başkasına ait..keşke DNA testi yapma imkanmız olsaydı....
Eymi:...imkansız...mamoru...
Usagi: bişey daha var
Mamoru: nedir..
Usagi: dikkatli bakın miçhirunun dudakları sürekli kıpırdıyor
Makoto: bişey sayıklıyor...
Plüton: böyle olsun istememiştim diyor sanki...
Mamoru: evet ...haklısın bu iş iyice brezilya dizisi tadı vermeye başladı bi yerden başlamalıyız...plüton...o yaratıkların aradığı mezarları düşünsem kristal beni oraya götürürmü...
Plüton: hımmm bu biraz karışık mamoru dünyada sayısız mezar var tam bir cevap veremem kendini uçsuz bucaksız bir yerde de bulabilirsin...
Mamoru: bu riski göze almalıyım..bu pelerinde sizde kalsın sakın bir kahramanlık yapmaya kalkmayın
Mamoru odadan çıktı reide hemen arkasından yanına gitti ama usagi de onunla dışarı çıktı ve reiyi kolundan tuttu kendine çekti
Usagi: bana bak erkek arkadaşımdan ...ve gelecekteki kocamdan uzak durmanı tavsiye ediyorum sana yoksa arkadaş filan dinlemem seni yok ederim anladınmı ...ben senin arkadaşın olduğum gibi savaşçılarında Kraliçesiyim ve sana emir veriyorum haddini bileceksin anladınmı!!!! Hadi şimdi git nereye gideceksen
Rei: ııı...şey....
Usagi bişey söylemeden tekrar odaya girdi rei vücudunun korkudan titrediğini hisediyordu oturma odasına gitti ve oturdu usagiyi hiç böyle görmemişti...
Mamoru ise kristali kullanarak dünyada kısa bir tur atmıştı ama istediği mezarlara ulaşamamıştı çaresiz şekilde geri döndü
Mamoru: olamaz...
Usagi: mamoru...
Mamoru: usagi...bir sorunmu var
Usagi yavaşça mamorunun yanına oturdu onun elini tuttu mamoru bu sıcak davranışlar karşısında kendini çok küçülmüş hisediyordu geçen akşam rei ile geçirdiği samimi anlar aklına geliyordu...
Usagi: çok yorgunsun neden biraz dinlenmiyorsun
Mamoru: .....iyiyim
Usagi: neden bu kadar durgunsun...
Mamoru pişmandı ne söyleceğini bilmiyordu usagiden bu kadar olgunca tepkiler görmek alışık olduğu birşey değildi ...en iyi kararın usagiye herşeyi itiraf etmek olduğunu anladı ve usagiye baktı
Mamoru: usagi sana önemli bi itirafta bulunmalıyım...
Usagi işaret parmağı ile mamorunun konuşmasını engelledi
Usagi: o geceden bahsedeceksen hiç azını açma canım...herşeyi gördüm...
Mamoru kıpkırmızı olmuştu ne yapacağını bilmiyordu....
Usagi: ama ben senin aslında beni sevdiğini biliyorum..eminim reiye karşı bana hissettiğin gibi bir aşk hissetmemişsindir...zaten ben buna olanak vermiyorum...çünkü biz birbirimizi çok seviyoruz öyle değilmi aşkım...
Mamoru karşısındaki kızın huysuz kıskanç ve sulu gözlü usagi olamayacağını anlamıştı o artık olgun anlayışlı ve iyi huylu bir kız olmuştu mamorunun pişmanlığı iki katına çıktı ...
Mamoru: usagi...
Bi süre sonra birbirlerine sarıldılar kulaklarına birbirlerini sevdiklerini söylüyorlardı mamoru birkez daha anlamıştıki onun kaderindeki kız rei değil usagiydi....
Ama yanlız değillerdi bu kez rei onları böyle kucak kucağa görmüştü onurunun yerle bir olduğunu hissetti...öfkesi mantığını ele geçirmişti ikisinide o an ateşler içinde yakmak istiyordu...sinirli bir şekilde aşağıya indi...tekrar koltuğa oturdu gözü birden semihin pelerinine takıldı....
BÖLÜMÜN SONU....
Odanın her yeri kan olmuştu ...kan kokusunu alan vampir bekçiler komutanlarının kapısını çaldılar içerden ses gelmiyordu
Nefrit: sorun ne...
--: komutanımızın odasından keskin bir kan kokusu geliyor efendim sesleniyoruz ama cevap vermiyor
Nefrit: belkide akşam yemeği yiyordur...
--: av zamanı değil efendim
Nefrit: sizin duvarlardan geçme özelliğiniz yokmu
--: var efendim ama komutanımız bunu bize yasakladı en son yapan arkadaşımızın kollarını ve bacaklarını kesip iç organlarınıda köpek balıklarına attı...
Nefrit: hımmm ilginç bir fantazi dünyası var ....
Nefrit siyah duman bulutu içinde semihin odasına gitti vücuduna bir kılıç saplanmış olan arkadaşını görünce hemen yanına gitti nabzını kontrol etti...nabzı çok zayıftı
Nefrit: dayan dostum yaşayacaksın...önce şu kılıçtan kurtulalım...
Nefrit duvarın kenarındaki çekmeceden bir havlu aldı semihin yarasına bastırdı ve kılıcı çekti havlu bir anda kıpkırmızı oldu...nefrit hemen havluyu yenisi ile değiştirdi ve semihi yatağına taşıdı....kan biraz durmuştu ama semihte hiçbir hayat belirtisi yoktu...nefrit odanın kapısını açtı ve askerlere melisayı bulmaları emrini verdi bir süre sonra melisa odada belirdi semihi ağır yaralı görünce şok olmuştu
Melisa: semih beni duyuyormusun canım...konuş benimle!!!
Nefrit: ... çok tuhaf vampirleri öldürmek bu kadar kolaymı
Melisa: hayır değil ....ama semih yarı insan o farklı...
Nefrit: onu tekrar hayata döndürmeliyiz....öylece ölmesine göz yumamam
Melisa: bende aynı düşünceleri taşıyorum ama önce Lordumuza danışmalıyız o herşeyi bizden daha iyi bilir...
Birden odada devasa bir surat belirir bu melisanın bahsettiği vampirlerin lordu olan iblisti görünümü tıpkı bir şeytana benziyordu iri azı dişleri ve kalın boynuzları vardı melisa hemen yere diz çöktü
Melisa: efendimiz
Lord: yaşayacak...gözlerini açtığında ikinizide huzuruma bekliyorum....
Melisa: emredersiniz efendim...
İblisin surataı kayboldu...
Nefrit: hep böyle kısa ve özmü konuşur
Melisa: bu en uzun konuşmasıydı....bu çok ilginç genelde askerlerden haber yollardı bizi huzuruna hiç çıkarmazdı
Nefrit: ...semihin yarasının sarılması gerek...
Melisa: onu ben hallederim....
Nefrit: tamam...
Nefrit gitti
Melisa: bunu miçhiru yaptı o konuşmamdan sonra doğal bir tepki...ama miçhiru nereye kayboldu.....
Savaşçıların karargahı
Çaresizce bekleyen savaşçılar bir anda kırmızı bir dumanın belirmesi ile çok şaşırdılar mamoru kılıcını çekti ve dumana doğrulttu ama karşılarında miçhiru vardı
Eymi: miçhiru döndün!!!
Miçhirunun gözlerinde hala yaşlar vardı eymiye sarıldı ağlıyordu
Eymi: tamam canım geçti...sakin ol...
Mamoru: eymi onu dinlenme odasına götür zor anlar geçirdiği her halinden belli oluyor...
Eymi: tamam...gel canım herşey geçti...
Eymi miçhiru arka odalardan birine götürdü miçhiru çok yorgundu hemen uykuya daldı eymi de baş ucundaydı
Usagi: biz miçhirunun yanına gidelim kızlar belki bişeye ihtiyacı vardır
Plüton: ne düşünüyorsun....
Mamoru miçhirunun sırtından düşen pelerini eline aldı inceledi...
Mamoru: semih bununla yolculuk ediyor olmalı...aklımda iki soru var...miçhiru bu pelerinin zamanda yolculuk için kullanıldığını nasıl anladı ve buraya döndü...
Plüton: bunu ona semihin verdiğini düşünürsek çok anlamsız olur....semih koz için kaçırdığı miçhiruyu neden tekrar bize yollasın
Mamoru: belkide kalbinin sesine karşı koyamamıştır...yada bize bir mesaj yolluyor...
Plüton: ikinci sorun ne...
Mamoru: diğer mezarları aramak için vampirler kimi yollayacak...
Plüton: hey şuraya bak kan izleri...
Pelerinin üst kısımlarında bi takım kan izleri vardı...
Mamoru: ...bu kanlar miçhiruya ait olabilirmi...
Mamoru ve plüton miçhirunun uyuduğu odaya girdiler
Rei: neler oluyor...
Plüton: eymi çarşafı kaldırıp miçhirunun ellerine bakarmısın...
Eymi: ...olamaz miçhirunun elleri kanıyor....
Minako: ne!!
Eymi bir kumaş parçası ile yavaşça miçhirunun ellerini sildi
Eymi: yanılmışım bu kanlar ona ait değil ellerinde kesik izi yok
Mamoru: o zaman kan başkasına ait..keşke DNA testi yapma imkanmız olsaydı....
Eymi:...imkansız...mamoru...
Usagi: bişey daha var
Mamoru: nedir..
Usagi: dikkatli bakın miçhirunun dudakları sürekli kıpırdıyor
Makoto: bişey sayıklıyor...
Plüton: böyle olsun istememiştim diyor sanki...
Mamoru: evet ...haklısın bu iş iyice brezilya dizisi tadı vermeye başladı bi yerden başlamalıyız...plüton...o yaratıkların aradığı mezarları düşünsem kristal beni oraya götürürmü...
Plüton: hımmm bu biraz karışık mamoru dünyada sayısız mezar var tam bir cevap veremem kendini uçsuz bucaksız bir yerde de bulabilirsin...
Mamoru: bu riski göze almalıyım..bu pelerinde sizde kalsın sakın bir kahramanlık yapmaya kalkmayın
Mamoru odadan çıktı reide hemen arkasından yanına gitti ama usagi de onunla dışarı çıktı ve reiyi kolundan tuttu kendine çekti
Usagi: bana bak erkek arkadaşımdan ...ve gelecekteki kocamdan uzak durmanı tavsiye ediyorum sana yoksa arkadaş filan dinlemem seni yok ederim anladınmı ...ben senin arkadaşın olduğum gibi savaşçılarında Kraliçesiyim ve sana emir veriyorum haddini bileceksin anladınmı!!!! Hadi şimdi git nereye gideceksen
Rei: ııı...şey....
Usagi bişey söylemeden tekrar odaya girdi rei vücudunun korkudan titrediğini hisediyordu oturma odasına gitti ve oturdu usagiyi hiç böyle görmemişti...
Mamoru ise kristali kullanarak dünyada kısa bir tur atmıştı ama istediği mezarlara ulaşamamıştı çaresiz şekilde geri döndü
Mamoru: olamaz...
Usagi: mamoru...
Mamoru: usagi...bir sorunmu var
Usagi yavaşça mamorunun yanına oturdu onun elini tuttu mamoru bu sıcak davranışlar karşısında kendini çok küçülmüş hisediyordu geçen akşam rei ile geçirdiği samimi anlar aklına geliyordu...
Usagi: çok yorgunsun neden biraz dinlenmiyorsun
Mamoru: .....iyiyim
Usagi: neden bu kadar durgunsun...
Mamoru pişmandı ne söyleceğini bilmiyordu usagiden bu kadar olgunca tepkiler görmek alışık olduğu birşey değildi ...en iyi kararın usagiye herşeyi itiraf etmek olduğunu anladı ve usagiye baktı
Mamoru: usagi sana önemli bi itirafta bulunmalıyım...
Usagi işaret parmağı ile mamorunun konuşmasını engelledi
Usagi: o geceden bahsedeceksen hiç azını açma canım...herşeyi gördüm...
Mamoru kıpkırmızı olmuştu ne yapacağını bilmiyordu....
Usagi: ama ben senin aslında beni sevdiğini biliyorum..eminim reiye karşı bana hissettiğin gibi bir aşk hissetmemişsindir...zaten ben buna olanak vermiyorum...çünkü biz birbirimizi çok seviyoruz öyle değilmi aşkım...
Mamoru karşısındaki kızın huysuz kıskanç ve sulu gözlü usagi olamayacağını anlamıştı o artık olgun anlayışlı ve iyi huylu bir kız olmuştu mamorunun pişmanlığı iki katına çıktı ...
Mamoru: usagi...
Bi süre sonra birbirlerine sarıldılar kulaklarına birbirlerini sevdiklerini söylüyorlardı mamoru birkez daha anlamıştıki onun kaderindeki kız rei değil usagiydi....
Ama yanlız değillerdi bu kez rei onları böyle kucak kucağa görmüştü onurunun yerle bir olduğunu hissetti...öfkesi mantığını ele geçirmişti ikisinide o an ateşler içinde yakmak istiyordu...sinirli bir şekilde aşağıya indi...tekrar koltuğa oturdu gözü birden semihin pelerinine takıldı....
BÖLÜMÜN SONU....
Geri: İhanet!
ÖZEL BÖLÜM (GİZLİ IRK...) 1. KISIM....
Düşmanların karargahında.....
Nefrit: hala uyanmadımı
Melisa: hayır...ama nabzı normale döndü...
Nefrit: güzel...
Melisa: ..
Nefrit: hey bak kolu kıpırdadı
Melisa: semih...duyuyormusun ....hadi aç gözlerini
Semih bir kaç defa miçhirunun ismini sayıkladı...
Nefrit: miçhirumu??
Melisa: boşver uzun hikaye
Semih usulca gözlerini açtı yarası kapanmıştı ama hala ağrıyordu...doğruldu..
Melisa: semih...yatmalısın daha iyileşmedin...
Semih öfkeli bir şkilede elinin tersi ile melisayı kenara itti
Nefrit: iyimisin ortak...
Semih: ...evet içimden bir metro geçmiş gibi hisediyorum....
Nefrit: iyi olmana sevindim
Melisa: eğer kalkabilecek kadar iyiysen efendimiz bizi huzuruna bekliyor....
Semih yataktan kalktı balkona çıktı derin bir nefes aldı...tekrar hayata dönmüştü ...sonra içeri girdi üzerine bişeyler giydi melisa ile birlikte uzun koridorlardan geçti büyük kapılar önlerinde açıldı ve efendilerinin huzuruna geldiler...herkez ordaydı büyük tahtta o şeytan suratlı iblis oturuyordu yanındaki tahtta ise kraliçe berly oturuyordu salon çok genişti vampirlerin ve karanlıklar krallığının tüm özel askerleri ve rütbeli komutanları ordaydı melisa ve semih efendilerinin önünde durdular...melisa diz çoktü semih ise hala ayaktaydı
Melisa: ne yapıyorsun diz çöksene
İblis: huzurumda diz çökmeyerek bana isyanmı ediyorsun
Semih: ben Türküm hiçkimsenin önünde eğilmem...bu huyum değil....
İblis: ....ayağa kalk melisa
Melisa doğrudlu
İblis: ikinizi huzuruma çağırmamın nedeni size bir atama ve bir emeklilik haberi vermek istemem...melisa!!
Melisa: emredin efendim...
İblis: sen bize çok hizmet ettin emeklerin asla göz ardı edilmeyecektir...
Melisa: sağolun efendim...ben görevimi yaptım
Semih: (içinden geçirdi) yalaka
İblis: ama dün akşam kişisel menfaatlerin için en güçlü komutanımızın ölümüne neden oluyordun ve operasyonumuzu tehlikeye atttın
Melisa: ne!!ama efendim
Semih: bir dakika...dün akşam miçhiruya benim hakımda ne dedin sen
Melisa: senin dediklerini semih...senin onu ne kadar çok sevdiğini söyledim...
İblis: utanmaz!!! Hala yalan söylüyorsun...miçhiruyu semihe karşı kışkırtarak hem semihin hayatını tehlikeye sktun hemde önemli bir tutsağın kaçmasına neden olarak düşmanlara büyük bir koz verdin...melisa sen emekli olacaksın
Melisa: ...siz...siz nasıl emrederseniz efendim....
İblis şeytanca gülmeye başladı...
İblis: biliyorsunki bizdeki emeklilik insanlarınkindan çok farklıdır...
Melisa: biliyorum efendim...vampirlik güçlerim gidecek ama size bir fani olarakta hizmet etmek isterim
İblis: hayır kızım....artık hizmet dışında şeylerle uğraşayacaksın...
İblis sihirli sözler söylemeye başladı ve melisanın vampir güçlerini ondan aldı
İblis: sana söylemeyi unuttum kızım ...emeklilik şeklimiz biraz değişti...
Melisa: nasıl!!
İblis: semih.bu şerefi sen hak ediyorsun...
Melisa çok gerilmişti keklemeye başladı
Melisa: ne oluyor....neler oluyor...
Semihte sinsice güldü kılıcını çekti...melisaya döndü....
Semih: büyük bir zevkle...
Melisa: hayır...semih yapma...lütfen yapma...
Semih: ....üzgünüm geçici sağır olmuşum...hahahaha!!!!
Melisa geri geri adım atmaya başladı semih üzerine geliyordu ...yavaş yavaş salonun balkonuna yaklaştılar...
Melisa: semih seni buraya ben getirdim herşeyi bana borçlusun...
Semih: ...sırf bu yaptığın için bile seni 10 kere öldürebilirim...
Melisa: yalvarırım yapma ölmek istemiyorum....efendim ...efendim lütfen af edin....
Melisa vampir güçleri olmadığı için kaçamıyorduda...balkona gelmişlerdi melisa can havli ile balkona girdi balkon doğrudan okyanusa açılıyordu metrelerce yükseklikten atlasada kesinlikle ölecekti okyanusta da büyük beyaz köpek balıkları bekliyordu melisa için artık her yol ölüme çıkıyordu...ensesinde semihin nefesini hisseti ona döndü
Melisa: eğer senin ellerinde öleceksem birşeyi bilmeni istiyorum
Semih: söyle...
Melisa: seni hep sevdim....
Semih melisayı gırtlağından tuttu ve havaya kaldırdı...
Semih: ....rahat uyu....
Semih kılıcını melisanin karnına sapladı melisa acı içindeydi semih kılcını çıkardı son kez melisanın gözlerine baktı ve can çekişen artık bir fani olan bedenini balkondan aşağıya okyanusun içine attı semih aşağıya baktığında köpek balıklarının cesetle bir ziyafet çektiklerini gördü içi bir nebze olsun rahatlamıştı...tekrar içeri girdi
İblis: emeklilik işimizi halletiğimize göre şimdi atama haberinide verebiliriz...semih...sen karanlıklar krallığının genarellerinin yanında çalışacaksın rütben onlar gibi olucak yetkilerini artık benden bağımsız olarakta kullanabilirsin....ilk görevininzde geri kalan mezarları bulmak hemen başlayın...
Semih: bir sorum olucak
İblis: söyle
Semih: melisayı öldürdüm beni ısıran vampir öldü artık bir fani olmuş olmam gerekmiyormu
İblis: melisanın vampir güçleri bana geçtiği için artık melisayı öldürmen birşey ifade etmez evlat...
Semih: nasıl olur!! Yani ...
İblis: evet...tahmin etitğin gibi artık kurtulmanın yolu beni öldürmek...hahahaha!!!!
Semih yumruğunu sıkıyordu içinden bir an zaten kana bulanmış kılıcını son kez o iblise saplamak geçti...omzuna bir el deydi..
Kunzite: yapma dostum herşeyin zamanı gelicek..hadi gel...
Cedit: hadi gel...boşver...
Semih: ....
Semih başını öne eğdi odasına gitti çok kızmıştı...kılıcını duvara fırlattı miçhirunun dev potresi önüne geldi potreye kapanarak ağlamaya başladı dünyalardan çok sevdiği insanı bir daha göremeyecek gibi hisediyordu o güzel mavi gözlerine bakamayacaak ipek gibi saçlarına dokunamayacak olmanın vermiş olduğu ızdırapla dakikalarca ağladı...(olurmu demeyin erkeklerde ağlar )...sonra toparlandı...yatağına gitti oturdu...bir hışırtı duymuştu elini yorganın altına soktu ve pelerinini gördü
Semih: çok tuhaf...yoksa...miçhiru ...miçhiru burdamısın....çık ortaya...
Semih durvara sapladığı kılıcını tekrar aldı...burnuna güzel bir parfüm kokusu geliyordu daha öncede duymuştu bu kokuyu...ama hatırlayamıyordu
Birden odanın köşesinde duran perdenin içinden ürkek adımlarla rei çıktı...
Rei: bana zarar verme...
Semih: rei senin burda ne işin var...
Rei: ...
Rei konuşacak durumda değildi büyük bir hayal kırıklığı yaşamıştı...
Semih: gel hadi otur açmısın...
Rei: hayır...
Semih: neden burdasın artık farklı saflardayız biliyorsun hayatın tehlikede
Rei: bende size katılmak istiyorum
Semih: şaka yapıyorsun
Rei: ciddiyim size katılmak istiyorum ...hemen şimdi..hadi ısır beni benide bir vampir yap...
Semih: sorun en söyle hemen...
Rei: duygularımla oynadılar ...oradki herkez duygularımla oynadı ben sadece aşıktım kötü bişey yapmadım....
Semih: tamam anlıyorum...ama yinede onların...
Rei: hayır onların yanına artık gitmem...beni kralınızla görüştür onlarla alakalı herşeyi anlatmaya hazırım...
Birden siyah bir bulut reinin etrafını kapladı...ve rei ortadan yok oldu
Semih: hayır!!!rei!!
Yine iblisin kafası odada belirdi...
İblis: değerli bir esiri elimize geçirdik evlat sana ne kadar teşekür etsek azdır...
Semih: sakın ona zarar verme herşeyi anlatıcak...
İblis: merak etme bize katılanlara herzaman kapımız açıktır...
Savaşçıların karargahında
Usagi: mamoru...
Mamoru: efendim...
Usagi: artık ayrılabilirmiyiz
Mamoru: hayır hiç bişey artık bizi ayıramaz...
Usagi: ama boğulmak uzereyim nefes alamıyorum...
Mamoru: aa pardon canım...
Birlikte el ele aşağıya indiler sonra eymiden iyi haber geldi miçhiru gözlerini açmıştı
Miçhiru: neler oluyor nerdeyim ben
Eymi: evdesin canım arkadaşlarının yanında...
Mamoru: miçhiru konuşabilecek durumdamısın...
Miçhiru: evet...
Mamoru: orda ne oldu miçhiru...bize anlatabilirmisin...
Miçhiru: ...semih...semihten haber varmı...
Mamoru: semihe ne oldu...
Miçhiru.: öldürm onu....öldürdüm!!!
Miçhiru ellerini yüzüne kapatarak ağlamaya başladı...
Eymi: ....sanırım sorguya sonra devam ederseniz daha iyi olcak...
Plüton: giderek ilginçleşmeye başlıyor ...
Mamoru: artık saklanmaya katlanamayacağım....gidip onlarla yüzyüze savaşacağım...
Usagi: evet bizde öyle...
Minako: rei nerde
Mamoru: inanamıyorum birini toparladık derken diğeri kayboluyor....
Makoto içerden telaşlı bir şekilde odaya girer
Makoto: arkadaşlar...rei..
Mamoru: eee
Makoto: rei semihin pelerinini alıp gitti
Mamoru: bir bu eksikti zaten...
Eymi: eminmisin...
Makoto: evet odaları kontrol ediyordumki rei üstkattan aşağıya indi beti benzi atmıştı biraz koltukta oturdu ve sonra semihin pelerinini alıp yok oldu
Mamoru: (içindn) olamaz bizi usagiyle gördü ...lanet olsun herşey benim yüzümden...
Plüton: artık bir karar almalıyız bi şekilde harekete geçmeliyiz yoksa olaylar kontrolümüzden çıkacak....
Mamoru: haklısın...eymi ve minako siz miçhirunun kendini toparlaması için ona yardım edin ayrıca biz yokken karargaha göz kulak olun....
Eymi: anlaışdı...
Mamoru: plüton...sen usagi ile birlikte diğer mezarları bulmaya çalış...bulur bulmazda hepsini yokedin...
Plüton:: tamam...
Mamoru: makoto ... seninle birlikte uzun bir yolculuğa çıkacağız...vampirlerin şatolarına ulaşmak için bir yol bulmalıyız...
Makoto: tamam ...
Mamoru: yarım saat içinde herkez yola çıksın...
Yarım saat sonra ....
Mamoru: dikkatli ol olurmu...
Usagi: sende aşkım...
Plüton ve usagi geride kalan 3 kaya mezarı aramak için zaman tünelinden geçerek gittiler...
Makoto ve mamoruda kapıya geldiler
Mamoru: biz yokken idare edebilirmisiniz...
Minako: merak etmeyin...bol şanslar...
Mamoru: hazırmısın
Jüpiter: evet....
Endimiyon kapıyı açtı ortalık sessiz ve sakindi sokaya çıktılar kapıyı sıkı sıkı kapattılar
Jüpiter: nerden başlayacağız...
Endimiyon: ilk karşılaşmamızda vampirler sokağın aşağısından gelmişlerdi o tarafa doğru gidelim...
Jüpiter: tamam...
Sokakta yürüyorlardı herşey sakindi vampirler sanki istediklerini fazlası ile almışlardı...bazı evlerin kapıları pencereleri kan içindeydi kırık kapıların bazılarında cansız bedenler bile görülüyordu...
Endimiyon: sence izleniyormuyuz
Jüpiter: olabilir ama riskleri göze almalıyız...
Endimiyon: ..
Plüton ve usagi ise italya ingiltere gibi avrupa ülkelerinde aradıklarını bulamamışlardı bir kezde afrikanın gizemli ormanlarında şanslarını demenek istediler...beyaz krsital ve lütonun asası afrikada daha canlı parlıyordu...
Plüton: bulduk aysavaşçısı...
Ay: evet...
Afrika ormanlarına iner inmez bir anda ellerinden kristal ve asa alınmıştı zoisite plütonu kunzite ise ay savaşçısını yakalamışlardı...
Kunzite: bakın burda kim var...minik bir ay tavşanı...
Plüton: olamaz siz nerden çıktınız...
Zoisite: seni daha önce görmemiştim...
Nefrit: kolay oldu...
Semih: ...hemde tahminimden dekolay...
Ay: nefrit siz nasıl....döndünüz...
Nefrit: ....
Ay: reiye ne yaptın
Semih: neden merak ediyorsun ...
Ay: o bizim dostumuz
Semih: onun için bu kadar çaresiz ve güçsüz kaldı...onu dışladınız artık sizin dostunuz değil
Plüton: ...semih...neden onların yanındasın bize katılmalısın...
Semih: çaresizlik insana neler söyletiyor değilmi...dönüyoruz ....
Genaraller plüton ve ay savaşçısını şatolarına götürdüler efendilerinin huzurna çıkardılar...
İblis: üstün başarılarınla beni şaşrıtmaya devam ediyorsun evlat..
İblis usaginin önünde durdu
İblis: güzel ay prensesi....bize şeref verdiniz...sizi en iyi şekilde ağırlayamaya çalışacağız...bu arada meşhur asanız nerde
Ay: onu getirmedim çok güvenli bir yerde saklıyorum...asla ulaşamazsınız.
İblis: tahmin ettim...ama artık o değersiz asanıza ihtiyaç duymuyoruz...
Bir anda berliy ortaya çıktı ve ay savaşçısına saldırdı öfkeliydi ay savaşçısı yerde kıvrandı bi süre
Plüton: hayır!!!! Aysavaşçısı iyimisin
Ay: ....iyiyim....
Berly: beni tanıdınmı serenity hadi ayağa kalk ve savaş benimle ....
Ay: ....hayır...
İblis: sayın kraliçem lütfen sakin olun...onlar bizim msafirimiz....daha uzun zaman bizimle kalıcaklar...
Berly sakinleşti ve tahtına oturdu...
İblis: götürün ikisinede çok iyi bakın ayrıca ay savaşçısına özel suitini verin umarım oda arkadaşıyla iyi anlaşır...hahaha!!!
İblis genralllerine döndü
İblis: gelin askerlerim sizinle önemli bir konu konuşacağım...
İblis ve komutanlar farklı bir odaya gittiler
İblis: size 4 mezardan bahsedildi ...birini bulduk ama geriye sadece 3 tane kaldı
Nefirt: yerleri çok karışık...o yüzden...
İblis: zarar yok evlat....aslında diğer mezarlar umrumda değil ...benim için önemli olan asıl mezar siyah merlerli 5. mezar
Semih: 5. mezarmı!!!
İblis: evet....5. mezar burda tokyoda...
Zoisite: onu bulmak çok kolay olacak...
İblis: hayır ...5. mezar tokyo sokaklarının metrelerce altında derin labirentler içinde saklı ayrıca mezar gizli ırk adı verilen bir ordu tarafından korunuyor...
Cedit: nasıl bir ordu
Kunzite: nasıl olduklarını bilmedikleri için adı gizli ırk ....
Cedit: haaaa
İblis: sizin göreviniz bana o mezarın içinde yatan varlığı canlı getirmek...
İblis tıpkı melisanın semihe verdiği bigi siyah bir kutuyu onlara uzattı
İblis: semih...usaginin yatağına serptiğin yüce galaksi savaşçısı Galaxia’nın geride kalan külleri...bunu mezara serpiceksin ...
Semih: biliyorum biliyorum...yine aynı senaryo...
İblis: harekete geçin sizden iyi haberler bekliyorum....
Genareller harekete geçti...zor bir görev onları bekliyordu ..ay savaşçısı ve plüton ise ayrı ayrı odalara hapsedildiler... plütonun tek kişilik odası vardı ama ay savaşçısınınki iki kişilikti...ay savaşçısı korkuyordu ama bu yaşına kadar korkuyu yeterince yaşamıştı artık cesur olmalıydı...
Garip bir gülümseme duydu
Ay: kim var orda!!!
Aynı gülümseme bariz duyuluyordu...birden karşında mars savaşçısı belirmişti usagi hemen ona sarıldı
Ay: mars yaşıyorsun seni ne kadar merak ettim bilemessin o gün söylediklerim için üzgünüm kalbini kırmak....
Mars onu itti ay savaşçısı şaşırmıştı
Ay: neyin var...
Mars güldüğü anda büyük şok yaşamıştı boynunda bir çift diş izi vardı ve azı dişleride uzamıştı yani marsta artık bir vampir olmuştu
Ay: aman Allahım!!!!sana neler yaptılar
Mars: hala anlamıyorsun değilmi bana hiçkimse bişey yapmadı...tamamen kendi isteğimle oldu...
Ay: hayır bize ihanet etmiş olamassın
Mars: ben sizden büyük bişey istemedim sadece mamorumu istedim onu senden 2 kat daha fazla sevdim onu ben hak ettim...!!!! ama sen ...!!! sen kendini gerçekten kraliçe sanarak onu kolayca elde edebileceğini sandın!!! Kalbimi kırdınız artık sizden değilim!! Artık kendi dünyam var!!!istediğim herşeye sahip olabilirm!!!
Ay: mars yanlış yapıyorsun
Mars: kes sesini!!!! Bu odada birlikte kalacağız canım bazı geceler sususzluğum dayanılmaz derecede artıyor o gecelerde uyumasan iyi olur....hahahahaha!!!!!
Düşmanların karargahında.....
Nefrit: hala uyanmadımı
Melisa: hayır...ama nabzı normale döndü...
Nefrit: güzel...
Melisa: ..
Nefrit: hey bak kolu kıpırdadı
Melisa: semih...duyuyormusun ....hadi aç gözlerini
Semih bir kaç defa miçhirunun ismini sayıkladı...
Nefrit: miçhirumu??
Melisa: boşver uzun hikaye
Semih usulca gözlerini açtı yarası kapanmıştı ama hala ağrıyordu...doğruldu..
Melisa: semih...yatmalısın daha iyileşmedin...
Semih öfkeli bir şkilede elinin tersi ile melisayı kenara itti
Nefrit: iyimisin ortak...
Semih: ...evet içimden bir metro geçmiş gibi hisediyorum....
Nefrit: iyi olmana sevindim
Melisa: eğer kalkabilecek kadar iyiysen efendimiz bizi huzuruna bekliyor....
Semih yataktan kalktı balkona çıktı derin bir nefes aldı...tekrar hayata dönmüştü ...sonra içeri girdi üzerine bişeyler giydi melisa ile birlikte uzun koridorlardan geçti büyük kapılar önlerinde açıldı ve efendilerinin huzuruna geldiler...herkez ordaydı büyük tahtta o şeytan suratlı iblis oturuyordu yanındaki tahtta ise kraliçe berly oturuyordu salon çok genişti vampirlerin ve karanlıklar krallığının tüm özel askerleri ve rütbeli komutanları ordaydı melisa ve semih efendilerinin önünde durdular...melisa diz çoktü semih ise hala ayaktaydı
Melisa: ne yapıyorsun diz çöksene
İblis: huzurumda diz çökmeyerek bana isyanmı ediyorsun
Semih: ben Türküm hiçkimsenin önünde eğilmem...bu huyum değil....
İblis: ....ayağa kalk melisa
Melisa doğrudlu
İblis: ikinizi huzuruma çağırmamın nedeni size bir atama ve bir emeklilik haberi vermek istemem...melisa!!
Melisa: emredin efendim...
İblis: sen bize çok hizmet ettin emeklerin asla göz ardı edilmeyecektir...
Melisa: sağolun efendim...ben görevimi yaptım
Semih: (içinden geçirdi) yalaka
İblis: ama dün akşam kişisel menfaatlerin için en güçlü komutanımızın ölümüne neden oluyordun ve operasyonumuzu tehlikeye atttın
Melisa: ne!!ama efendim
Semih: bir dakika...dün akşam miçhiruya benim hakımda ne dedin sen
Melisa: senin dediklerini semih...senin onu ne kadar çok sevdiğini söyledim...
İblis: utanmaz!!! Hala yalan söylüyorsun...miçhiruyu semihe karşı kışkırtarak hem semihin hayatını tehlikeye sktun hemde önemli bir tutsağın kaçmasına neden olarak düşmanlara büyük bir koz verdin...melisa sen emekli olacaksın
Melisa: ...siz...siz nasıl emrederseniz efendim....
İblis şeytanca gülmeye başladı...
İblis: biliyorsunki bizdeki emeklilik insanlarınkindan çok farklıdır...
Melisa: biliyorum efendim...vampirlik güçlerim gidecek ama size bir fani olarakta hizmet etmek isterim
İblis: hayır kızım....artık hizmet dışında şeylerle uğraşayacaksın...
İblis sihirli sözler söylemeye başladı ve melisanın vampir güçlerini ondan aldı
İblis: sana söylemeyi unuttum kızım ...emeklilik şeklimiz biraz değişti...
Melisa: nasıl!!
İblis: semih.bu şerefi sen hak ediyorsun...
Melisa çok gerilmişti keklemeye başladı
Melisa: ne oluyor....neler oluyor...
Semihte sinsice güldü kılıcını çekti...melisaya döndü....
Semih: büyük bir zevkle...
Melisa: hayır...semih yapma...lütfen yapma...
Semih: ....üzgünüm geçici sağır olmuşum...hahahaha!!!!
Melisa geri geri adım atmaya başladı semih üzerine geliyordu ...yavaş yavaş salonun balkonuna yaklaştılar...
Melisa: semih seni buraya ben getirdim herşeyi bana borçlusun...
Semih: ...sırf bu yaptığın için bile seni 10 kere öldürebilirim...
Melisa: yalvarırım yapma ölmek istemiyorum....efendim ...efendim lütfen af edin....
Melisa vampir güçleri olmadığı için kaçamıyorduda...balkona gelmişlerdi melisa can havli ile balkona girdi balkon doğrudan okyanusa açılıyordu metrelerce yükseklikten atlasada kesinlikle ölecekti okyanusta da büyük beyaz köpek balıkları bekliyordu melisa için artık her yol ölüme çıkıyordu...ensesinde semihin nefesini hisseti ona döndü
Melisa: eğer senin ellerinde öleceksem birşeyi bilmeni istiyorum
Semih: söyle...
Melisa: seni hep sevdim....
Semih melisayı gırtlağından tuttu ve havaya kaldırdı...
Semih: ....rahat uyu....
Semih kılıcını melisanin karnına sapladı melisa acı içindeydi semih kılcını çıkardı son kez melisanın gözlerine baktı ve can çekişen artık bir fani olan bedenini balkondan aşağıya okyanusun içine attı semih aşağıya baktığında köpek balıklarının cesetle bir ziyafet çektiklerini gördü içi bir nebze olsun rahatlamıştı...tekrar içeri girdi
İblis: emeklilik işimizi halletiğimize göre şimdi atama haberinide verebiliriz...semih...sen karanlıklar krallığının genarellerinin yanında çalışacaksın rütben onlar gibi olucak yetkilerini artık benden bağımsız olarakta kullanabilirsin....ilk görevininzde geri kalan mezarları bulmak hemen başlayın...
Semih: bir sorum olucak
İblis: söyle
Semih: melisayı öldürdüm beni ısıran vampir öldü artık bir fani olmuş olmam gerekmiyormu
İblis: melisanın vampir güçleri bana geçtiği için artık melisayı öldürmen birşey ifade etmez evlat...
Semih: nasıl olur!! Yani ...
İblis: evet...tahmin etitğin gibi artık kurtulmanın yolu beni öldürmek...hahahaha!!!!
Semih yumruğunu sıkıyordu içinden bir an zaten kana bulanmış kılıcını son kez o iblise saplamak geçti...omzuna bir el deydi..
Kunzite: yapma dostum herşeyin zamanı gelicek..hadi gel...
Cedit: hadi gel...boşver...
Semih: ....
Semih başını öne eğdi odasına gitti çok kızmıştı...kılıcını duvara fırlattı miçhirunun dev potresi önüne geldi potreye kapanarak ağlamaya başladı dünyalardan çok sevdiği insanı bir daha göremeyecek gibi hisediyordu o güzel mavi gözlerine bakamayacaak ipek gibi saçlarına dokunamayacak olmanın vermiş olduğu ızdırapla dakikalarca ağladı...(olurmu demeyin erkeklerde ağlar )...sonra toparlandı...yatağına gitti oturdu...bir hışırtı duymuştu elini yorganın altına soktu ve pelerinini gördü
Semih: çok tuhaf...yoksa...miçhiru ...miçhiru burdamısın....çık ortaya...
Semih durvara sapladığı kılıcını tekrar aldı...burnuna güzel bir parfüm kokusu geliyordu daha öncede duymuştu bu kokuyu...ama hatırlayamıyordu
Birden odanın köşesinde duran perdenin içinden ürkek adımlarla rei çıktı...
Rei: bana zarar verme...
Semih: rei senin burda ne işin var...
Rei: ...
Rei konuşacak durumda değildi büyük bir hayal kırıklığı yaşamıştı...
Semih: gel hadi otur açmısın...
Rei: hayır...
Semih: neden burdasın artık farklı saflardayız biliyorsun hayatın tehlikede
Rei: bende size katılmak istiyorum
Semih: şaka yapıyorsun
Rei: ciddiyim size katılmak istiyorum ...hemen şimdi..hadi ısır beni benide bir vampir yap...
Semih: sorun en söyle hemen...
Rei: duygularımla oynadılar ...oradki herkez duygularımla oynadı ben sadece aşıktım kötü bişey yapmadım....
Semih: tamam anlıyorum...ama yinede onların...
Rei: hayır onların yanına artık gitmem...beni kralınızla görüştür onlarla alakalı herşeyi anlatmaya hazırım...
Birden siyah bir bulut reinin etrafını kapladı...ve rei ortadan yok oldu
Semih: hayır!!!rei!!
Yine iblisin kafası odada belirdi...
İblis: değerli bir esiri elimize geçirdik evlat sana ne kadar teşekür etsek azdır...
Semih: sakın ona zarar verme herşeyi anlatıcak...
İblis: merak etme bize katılanlara herzaman kapımız açıktır...
Savaşçıların karargahında
Usagi: mamoru...
Mamoru: efendim...
Usagi: artık ayrılabilirmiyiz
Mamoru: hayır hiç bişey artık bizi ayıramaz...
Usagi: ama boğulmak uzereyim nefes alamıyorum...
Mamoru: aa pardon canım...
Birlikte el ele aşağıya indiler sonra eymiden iyi haber geldi miçhiru gözlerini açmıştı
Miçhiru: neler oluyor nerdeyim ben
Eymi: evdesin canım arkadaşlarının yanında...
Mamoru: miçhiru konuşabilecek durumdamısın...
Miçhiru: evet...
Mamoru: orda ne oldu miçhiru...bize anlatabilirmisin...
Miçhiru: ...semih...semihten haber varmı...
Mamoru: semihe ne oldu...
Miçhiru.: öldürm onu....öldürdüm!!!
Miçhiru ellerini yüzüne kapatarak ağlamaya başladı...
Eymi: ....sanırım sorguya sonra devam ederseniz daha iyi olcak...
Plüton: giderek ilginçleşmeye başlıyor ...
Mamoru: artık saklanmaya katlanamayacağım....gidip onlarla yüzyüze savaşacağım...
Usagi: evet bizde öyle...
Minako: rei nerde
Mamoru: inanamıyorum birini toparladık derken diğeri kayboluyor....
Makoto içerden telaşlı bir şekilde odaya girer
Makoto: arkadaşlar...rei..
Mamoru: eee
Makoto: rei semihin pelerinini alıp gitti
Mamoru: bir bu eksikti zaten...
Eymi: eminmisin...
Makoto: evet odaları kontrol ediyordumki rei üstkattan aşağıya indi beti benzi atmıştı biraz koltukta oturdu ve sonra semihin pelerinini alıp yok oldu
Mamoru: (içindn) olamaz bizi usagiyle gördü ...lanet olsun herşey benim yüzümden...
Plüton: artık bir karar almalıyız bi şekilde harekete geçmeliyiz yoksa olaylar kontrolümüzden çıkacak....
Mamoru: haklısın...eymi ve minako siz miçhirunun kendini toparlaması için ona yardım edin ayrıca biz yokken karargaha göz kulak olun....
Eymi: anlaışdı...
Mamoru: plüton...sen usagi ile birlikte diğer mezarları bulmaya çalış...bulur bulmazda hepsini yokedin...
Plüton:: tamam...
Mamoru: makoto ... seninle birlikte uzun bir yolculuğa çıkacağız...vampirlerin şatolarına ulaşmak için bir yol bulmalıyız...
Makoto: tamam ...
Mamoru: yarım saat içinde herkez yola çıksın...
Yarım saat sonra ....
Mamoru: dikkatli ol olurmu...
Usagi: sende aşkım...
Plüton ve usagi geride kalan 3 kaya mezarı aramak için zaman tünelinden geçerek gittiler...
Makoto ve mamoruda kapıya geldiler
Mamoru: biz yokken idare edebilirmisiniz...
Minako: merak etmeyin...bol şanslar...
Mamoru: hazırmısın
Jüpiter: evet....
Endimiyon kapıyı açtı ortalık sessiz ve sakindi sokaya çıktılar kapıyı sıkı sıkı kapattılar
Jüpiter: nerden başlayacağız...
Endimiyon: ilk karşılaşmamızda vampirler sokağın aşağısından gelmişlerdi o tarafa doğru gidelim...
Jüpiter: tamam...
Sokakta yürüyorlardı herşey sakindi vampirler sanki istediklerini fazlası ile almışlardı...bazı evlerin kapıları pencereleri kan içindeydi kırık kapıların bazılarında cansız bedenler bile görülüyordu...
Endimiyon: sence izleniyormuyuz
Jüpiter: olabilir ama riskleri göze almalıyız...
Endimiyon: ..
Plüton ve usagi ise italya ingiltere gibi avrupa ülkelerinde aradıklarını bulamamışlardı bir kezde afrikanın gizemli ormanlarında şanslarını demenek istediler...beyaz krsital ve lütonun asası afrikada daha canlı parlıyordu...
Plüton: bulduk aysavaşçısı...
Ay: evet...
Afrika ormanlarına iner inmez bir anda ellerinden kristal ve asa alınmıştı zoisite plütonu kunzite ise ay savaşçısını yakalamışlardı...
Kunzite: bakın burda kim var...minik bir ay tavşanı...
Plüton: olamaz siz nerden çıktınız...
Zoisite: seni daha önce görmemiştim...
Nefrit: kolay oldu...
Semih: ...hemde tahminimden dekolay...
Ay: nefrit siz nasıl....döndünüz...
Nefrit: ....
Ay: reiye ne yaptın
Semih: neden merak ediyorsun ...
Ay: o bizim dostumuz
Semih: onun için bu kadar çaresiz ve güçsüz kaldı...onu dışladınız artık sizin dostunuz değil
Plüton: ...semih...neden onların yanındasın bize katılmalısın...
Semih: çaresizlik insana neler söyletiyor değilmi...dönüyoruz ....
Genaraller plüton ve ay savaşçısını şatolarına götürdüler efendilerinin huzurna çıkardılar...
İblis: üstün başarılarınla beni şaşrıtmaya devam ediyorsun evlat..
İblis usaginin önünde durdu
İblis: güzel ay prensesi....bize şeref verdiniz...sizi en iyi şekilde ağırlayamaya çalışacağız...bu arada meşhur asanız nerde
Ay: onu getirmedim çok güvenli bir yerde saklıyorum...asla ulaşamazsınız.
İblis: tahmin ettim...ama artık o değersiz asanıza ihtiyaç duymuyoruz...
Bir anda berliy ortaya çıktı ve ay savaşçısına saldırdı öfkeliydi ay savaşçısı yerde kıvrandı bi süre
Plüton: hayır!!!! Aysavaşçısı iyimisin
Ay: ....iyiyim....
Berly: beni tanıdınmı serenity hadi ayağa kalk ve savaş benimle ....
Ay: ....hayır...
İblis: sayın kraliçem lütfen sakin olun...onlar bizim msafirimiz....daha uzun zaman bizimle kalıcaklar...
Berly sakinleşti ve tahtına oturdu...
İblis: götürün ikisinede çok iyi bakın ayrıca ay savaşçısına özel suitini verin umarım oda arkadaşıyla iyi anlaşır...hahaha!!!
İblis genralllerine döndü
İblis: gelin askerlerim sizinle önemli bir konu konuşacağım...
İblis ve komutanlar farklı bir odaya gittiler
İblis: size 4 mezardan bahsedildi ...birini bulduk ama geriye sadece 3 tane kaldı
Nefirt: yerleri çok karışık...o yüzden...
İblis: zarar yok evlat....aslında diğer mezarlar umrumda değil ...benim için önemli olan asıl mezar siyah merlerli 5. mezar
Semih: 5. mezarmı!!!
İblis: evet....5. mezar burda tokyoda...
Zoisite: onu bulmak çok kolay olacak...
İblis: hayır ...5. mezar tokyo sokaklarının metrelerce altında derin labirentler içinde saklı ayrıca mezar gizli ırk adı verilen bir ordu tarafından korunuyor...
Cedit: nasıl bir ordu
Kunzite: nasıl olduklarını bilmedikleri için adı gizli ırk ....
Cedit: haaaa
İblis: sizin göreviniz bana o mezarın içinde yatan varlığı canlı getirmek...
İblis tıpkı melisanın semihe verdiği bigi siyah bir kutuyu onlara uzattı
İblis: semih...usaginin yatağına serptiğin yüce galaksi savaşçısı Galaxia’nın geride kalan külleri...bunu mezara serpiceksin ...
Semih: biliyorum biliyorum...yine aynı senaryo...
İblis: harekete geçin sizden iyi haberler bekliyorum....
Genareller harekete geçti...zor bir görev onları bekliyordu ..ay savaşçısı ve plüton ise ayrı ayrı odalara hapsedildiler... plütonun tek kişilik odası vardı ama ay savaşçısınınki iki kişilikti...ay savaşçısı korkuyordu ama bu yaşına kadar korkuyu yeterince yaşamıştı artık cesur olmalıydı...
Garip bir gülümseme duydu
Ay: kim var orda!!!
Aynı gülümseme bariz duyuluyordu...birden karşında mars savaşçısı belirmişti usagi hemen ona sarıldı
Ay: mars yaşıyorsun seni ne kadar merak ettim bilemessin o gün söylediklerim için üzgünüm kalbini kırmak....
Mars onu itti ay savaşçısı şaşırmıştı
Ay: neyin var...
Mars güldüğü anda büyük şok yaşamıştı boynunda bir çift diş izi vardı ve azı dişleride uzamıştı yani marsta artık bir vampir olmuştu
Ay: aman Allahım!!!!sana neler yaptılar
Mars: hala anlamıyorsun değilmi bana hiçkimse bişey yapmadı...tamamen kendi isteğimle oldu...
Ay: hayır bize ihanet etmiş olamassın
Mars: ben sizden büyük bişey istemedim sadece mamorumu istedim onu senden 2 kat daha fazla sevdim onu ben hak ettim...!!!! ama sen ...!!! sen kendini gerçekten kraliçe sanarak onu kolayca elde edebileceğini sandın!!! Kalbimi kırdınız artık sizden değilim!! Artık kendi dünyam var!!!istediğim herşeye sahip olabilirm!!!
Ay: mars yanlış yapıyorsun
Mars: kes sesini!!!! Bu odada birlikte kalacağız canım bazı geceler sususzluğum dayanılmaz derecede artıyor o gecelerde uyumasan iyi olur....hahahahaha!!!!!
Geri: İhanet!
süperr devamı ne zaman ???
ay_prenses- Yeni Üye
-
Mesaj Sayısı : 3
Yaş : 24
Puan :
ceza puanı :
savaşçı :
ruh hali :
Kayıt tarihi : 23/05/13
2 sayfadaki 2 sayfası • 1, 2
2 sayfadaki 2 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz